Sullen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sullen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sullen (Somurtkan) İle İlgili Cümleler:

Sullen, bir kişinin içine kapanık, somurtkan ve mutsuz bir ruh hali içinde olduğunu ifade eden bir sıfat olarak kullanılır. İşte sullen kelimesiyle ilgili örnek cümleler:

  1. She gave me a sullen look and refused to speak to me. (Bana somurtkan bir bakış attı ve benimle konuşmayı reddetti.)
  2. He spent the whole day in a sullen mood, not talking to anyone. (Bütün gün somurtkan bir ruh hali içindeydi, kimseyle konuşmuyordu.)
  3. The sullen teenager refused to go to school and stayed in bed all day. (Somurtkan genç okula gitmeyi reddetti ve bütün gün yatakta kaldı.)
  4. His sullen attitude towards his coworkers made it difficult for him to work effectively. (İş arkadaşlarına karşı somurtkan tavrı onun etkili bir şekilde çalışmasını engelledi.)
  5. The sullen weather matched his mood perfectly. (Somurtkan hava tam olarak onun ruh haline uyuyordu.)
  6. She was sullen and unresponsive when her parents asked her what was wrong. (Ebeveynleri neyin yanlış olduğunu sorduğunda, o somurtkan ve cevapsızdı.)
  7. The sullen silence in the room was broken only by the ticking of the clock. (Odada hüküm süren somurtkan sessizlik, sadece saatın tik takları tarafından bozuldu.)
  8. He wore a sullen expression throughout the entire meeting. (Bütün toplantı boyunca somurtkan bir ifadeyle oturdu.)
  9. Her sullen behavior was a reflection of her troubled home life. (Somurtkan davranışları, sıkıntılı ev hayatının bir yansımasıydı.)
  10. The sullen child refused to play with the other kids at the park. (Somurtkan çocuk parkta diğer çocuklarla oynamayı reddetti.)
  11. His sullen demeanor made it clear that something was bothering him. (Somurtkan tavırları onun bir şeylerden rahatsız olduğunu açıkça ortaya koydu.)
  12. The sullen customer refused to leave until she got a refund. (Somurtkan müşteri geri ödeme alana kadar ayrılmayı reddetti.)
  13. He gave a sullen nod and went back to his desk without saying a word. (Somurtkan bir başıyla onayladı ve hiçbir şey söylemeden masasına geri döndü.)
  14. Her sullenness was a result of her feeling left out and unimportant. (Onun somurtkanlığı, kendini dışlanmış ve önemsiz hissetmesinden kaynaklandı.)
  15. The sullen expression on his face suggested that he was not enjoying the party. (Yüzündeki somurtkan ifade, partiden keyif almadığını düşündürdü.)
  16. The sullen employee was not a team player and often worked alone. (Somurtkan çalışan takım oyuncusu değildi ve genellikle

yalnız çalışırdı.)
17. Despite his sullen demeanor, she could see the pain in his eyes. (Somurtkan tavırlarına rağmen, gözlerindeki acıyı görebiliyordu.)

  1. The sullen silence between them was broken only by the sound of the rain. (Aralarındaki somurtkan sessizlik, sadece yağmurun sesiyle bozuldu.)
  2. The sullen student refused to participate in class and kept his head down. (Somurtkan öğrenci sınıfta katılmayı reddetti ve başını önde tuttu.)
  3. His sullenness was a result of feeling unappreciated and undervalued at work. (Onun somurtkanlığı, iş yerinde takdir edilmediğini ve değer verilmediğini hissetmesinden kaynaklandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.