Stumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stumpy Nedir?


Stumpy, Türkçe’de “tıknaz” veya “budaklı” anlamına gelir. Bu kelime İngilizce dilinde birçok farklı bağlamda kullanılabilir.

Örnek Anlamları:


– Kısa ve kalın bir yapıya sahip olan kişi veya nesne.
– Bir ağacın kütük kısmına yakın olan budaklı kısmı.
– Bir şarkının kısaltılmış veya kesilmiş hali.
– Basit ve sınırlı özelliklere sahip bir bilgisayar programı.

Örnek Cümleler:


1. He’s a stumpy guy with a lot of muscles. (O, kasları olan tıknaz bir adamdır.)
2. The tree had a stumpy branch that looked like it was about to fall. (Ağaçta düşmek üzere olan bir budaklı dal vardı.)
3. They played a stumpy version of the song because they didn’t have much time. (Zamanları kısıtlı olduğu için şarkının kısaltılmış halini çaldılar.)
4. The programmer created a stumpy program that only did one simple task. (Programcı, sadece basit bir görevi yerine getiren kısıtlı özelliklere sahip bir program oluşturdu.)
5. The wrestler was stumpy but surprisingly fast. (Güreşçi tıknazdı ama şaşırtıcı derecede hızlıydı.)
6. The stumpier of the two dogs had more strength. (İki köpekten tıknaz olanı daha güçlüydü.)
7. The stumpy candle burned out quickly. (Tıknaz mum çabucak bitti.)
8. She found a stumpy pen in her bag that she had forgotten about. (Unuttuğu bir tıknaz kalem çantasında buldu.)
9. The stumpier skateboard was easier to maneuver. (Daha kısa olan kaykay daha kolay manevra yapılabilirdi.)
10. The stumpy flowers were cute but not very impressive. (Tıknaz çiçekler sevimliydi ama çok etkileyici değillerdi.)
11. The stumpiest part of the tree was perfect for sitting on. (Ağacın en budaklı kısmı oturmak için mükemmeldi.)
12. She had a stumpy thumb that made it hard to play the guitar. (Gitar çalmayı zorlaştıran tıknaz bir başparmağı vardı.)
13. The stumpier version of the dress looked better on her. (Elbisenin daha kısa olan versiyonu ona daha iyi göründü.)
14. He used a stumpy pencil to write the note. (Notu yazmak için tıknaz bir kalem kullandı.)
15. The stumpiest of the group was always the first one to finish eating. (Grubun en kısa boylusu her zaman yemeği ilk bitiren oldu.)
16. The stumpy dog couldn’t jump as high as the others. (Tıknaz köpek diğerleri kadar yükseğe sıçrayam

  1. The stumpier end of the log was easier to carry. (Odunun daha kısa olan ucunu taşımak daha kolaydı.)
  2. The stumpy toy car was perfect for her small hands. (Tıknaz oyuncak araba küçük elleri için mükemmeldi.)
  3. The stumpier version of the building was more stable in high winds. (Binanın daha kısa olan versiyonu yüksek rüzgarlarda daha kararlıydı.)
  4. The stumpy old man walked slowly with a cane. (Tıknaz yaşlı adam bastonuyla yavaş yavaş yürüdü.)

Türkçe Karşılıklar:

1. kaslı ve tıknaz bir adam
2. düşmek üzere olan budaklı dal
3. kısaltılmış şarkı versiyonu
4. basit ve sınırlı özelliklere sahip program
5. tıknaz ama hızlı güreşçi
6. daha güçlü olan tıknaz köpek
7. kısa sürede biten mum
8. unutulmuş tıknaz kalem
9. kolay manevra yapılabilen kısa kaykay
10. sevimli ama etkileyici olmayan tıknaz çiçekler
11. oturmak için mükemmel budaklı kısım
12. gitar çalmayı zorlaştıran tıknaz başparmak
13. daha kısa olan elbisenin daha iyi görünmesi
14. notu yazmak için tıknaz kalem kullanımı
15. yemeği ilk bitiren en kısa boylu kişi
16. diğerleri kadar yükseğe sıçramayan tıknaz köpek
17. taşınması daha kolay olan kısa odun parçası
18. küçük eller için mükemmel oyuncak araba
19. yüksek rüzgarlarda daha kararlı olan kısa bina
20. bastonla yavaş yürüyen tıknaz yaşlı adam

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.