Stuffy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stuffy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stuffy Kelimesinin Anlamı

Stuffy, sıkışık, havasız veya sıkıcı bir ortamda hissedilen bir duygu veya durumu ifade eder. Ayrıca, bir kişinin kibirlilik veya aşırı resmiyet hissiyle ilişkili bir durumu da ifade edebilir.

Örnek Cümleler:

1. The stuffy room made it hard to breathe. (Sıkışık oda nefes almaya zorluyordu.)
2. I hate going to that stuffy restaurant. (O sıkıcı restorana gitmeyi sevmiyorum.)
3. The stuffy atmosphere in the office was suffocating. (Ofisteki sıkışık atmosfer boğucuydu.)
4. He was always so stuffy and formal. (O her zaman çok kibirli ve resmiydi.)
5. She wore a stuffy suit to the job interview. (İş görüşmesinde sıkıcı bir takım elbise giydi.)
6. The stuffy professor put everyone to sleep. (Sıkıcı profesör herkesi uyuttu.)
7. The stuffy library smelled like old books. (Sıkıcı kütüphane eski kitaplar gibi kokuyordu.)
8. The stuffy rules at the school made it hard to have any fun. (Okuldaki sıkıcı kurallar eğlenmeyi zorlaştırdı.)
9. The stuffy receptionist was no help at all. (Sıkıcı resepsiyonist hiç yardımcı olmadı.)
10. The stuffy government office was a nightmare to deal with. (Sıkıcı hükümet ofisiyle uğraşmak kabus gibiydi.)
11. The stuffy clothes she wore made her uncomfortable. (Giydiği sıkıcı kıyafetler onu rahatsız etti.)
12. The stuffy board meeting lasted for hours. (Sıkıcı yönetim kurulu toplantısı saatlerce sürdü.)
13. The stuffy conference room was too small for everyone. (Sıkıcı toplantı odası herkes için çok küçüktü.)
14. The stuffy hotel room had no ventilation. (Sıkıcı otel odasında hiç havalandırma yoktu.)
15. His stuffy attitude made him hard to work with. (Onun kibirli tavırlarıyla çalışması zordu.)
16. The stuffy restaurant had no windows. (Sıkıcı restoranda hiç pencere yoktu.)
17. The stuffy language in the report was hard to understand. (Raporun sıkıcı dili anlamakta zorluk çıkardı.)
18. The stuffy old house was filled with antiques. (Sıkıcı eski ev antikalarla doluydu.)
19. The stuffy meeting room was full of executives. (Sıkıcı toplantı odası yöneticilerle doluydu.)
20. The stuffy dress code at the company was too strict. (Şirketteki sıkıcı kıyafet kodu çok sıkıydı.)

Stuffy Kelimesinin Anlamı Devamı

Örnek Cümleler Devamı:

21. The stuffy courtroom was intimidating. (Sıkıcı mahkeme salonu yıldırıcıydı.)
22. The stuffy air on the airplane made me feel claustrophobic. (Uçaktaki sıkışık hava beni kapalı yer korkusuna soktu.)
23. The stuffy hotel lobby had no natural light. (Sıkıcı otel lobisinde doğal ışık yoktu.)
24. The stuffy concert hall was packed with people. (Sıkıcı konser salonu insanlarla doluydu.)
25. The stuffy office dress code required a suit and tie. (Ofisteki sıkıcı kıyafet kodu takım elbise ve kravat gerektiriyordu.)
26. The stuffy guest speaker droned on for hours. (Sıkıcı konuk konuşmacı saatlerce sürdü.)
27. The stuffy social event was full of stiff conversations. (Sıkıcı sosyal etkinlik katı sohbetlerle doluydu.)
28. The stuffy church had no air conditioning. (Sıkıcı kilise klima yoktu.)
29. The stuffy boardroom had a long table and leather chairs. (Sıkıcı yönetim kurulu odası uzun bir masa ve deri koltuklarla doluydu.)
30. The stuffy elevator was cramped and uncomfortable. (Sıkıcı asansör sıkışık ve rahatsız ediciydi.)

Stuffy kelimesi sıkışık, havasız veya sıkıcı bir ortamda hissedilen bir duygu veya durumu ifade ettiği için, birçok farklı durumda kullanılabilir. Bu cümleler, stuffy kelimesinin çeşitli kullanım örneklerini ve Türkçe karşılıklarını gösterir.