Strung-Out İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Strung-Out Nedir?
Strung-out, genellikle uyuşturucu kullanımının yol açtığı aşırı yorgunluk, zayıflık ve bitkinlik hali anlamında kullanılan bir terimdir.
Örnek cümleler:
- After weeks of heavy drug use, he was completely strung-out and unable to function. (Ağır uyuşturucu kullanımının ardından, tamamen yorgun ve işlevsiz hale geldi.)
- She looked strung-out and tired, like she hadn’t slept in days. (Gözleri çökmüş ve yorgun görünüyordu, sanki günlerdir uyumamış gibiydi.)
- The singer’s strung-out appearance worried her fans. (Şarkıcının yorgun görünümü hayranlarını endişelendirdi.)
- He had been strung-out for so long that he no longer remembered what it was like to feel normal. (O kadar uzun süredir yorgun hissediyordu ki artık normal hissetmenin nasıl olduğunu hatırlamıyordu.)
- The effects of the drug left her feeling strung-out and hopeless. (Uyuşturucunun etkileri onu yorgun ve umutsuz hissettirdi.)
- He was so strung-out that he could barely stand up. (O kadar yorgun hissetti ki neredeyse ayakta duramadı.)
- Her strung-out appearance concerned her family, who urged her to get help. (Yorgun görünümü ailesini endişelendirdi ve yardım alması için ona ısrar ettiler.)
- He had been strung-out on heroin for years before finally getting clean. (Nihayet temizlenmeden önce yıllar boyunca eroin bağımlısıydı.)
- The strung-out look in his eyes made her realize how serious his addiction had become. (Gözlerindeki yorgun görünüm, bağımlılığının ne kadar ciddi olduğunu fark etmesine neden oldu.)
- She had never seen anyone so strung-out before, and it scared her. (Daha önce hiç kimseyi bu kadar yorgun görmemişti ve bu onu korkuttu.)
- The strung-out feeling lingered for days after she quit using drugs. (Uyuşturucu kullanmayı bıraktıktan sonra yorgun hissi günler boyunca devam etti.)
- He was so strung-out that he couldn’t even remember his own name. (O kadar yorgundu ki kendi adını bile hatırlayamadı.)
- The strung-out look in his eyes was a warning sign that he needed help. (Gözlerindeki yorgun görünüm, yardıma ihtiyacı olduğunun bir uyarı işaretiydi.)
- She felt strung-out and depressed after her relapse. (Nüksetmesinden sonra yorgun ve depresif hissetti.)
- He had been strung-out on methamphetamine for years and had lost everything. (Yıllar boyunca metamfetamin bağımlısı olmuş
ve her şeyini kaybetmişti.)
16. The strung-out feeling was all-consuming and left her unable to focus on anything else. (Yorgun hissetmek tüm benliğini kaplamıştı ve başka hiçbir şeye odaklanamıyordu.)
- He was so strung-out that he couldn’t hold down a job or maintain any relationships. (O kadar yorgundu ki iş bulamıyor ve hiçbir ilişkiyi sürdüremiyordu.)
- The strung-out look on his face was a stark reminder of how drugs can destroy a person. (Yüzündeki yorgun görünüm, uyuşturucuların bir kişiyi nasıl yok edebileceğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıydı.)
- She knew she needed to get help when she started feeling strung-out all the time. (Sürekli yorgun hissetmeye başladığında yardım alması gerektiğini biliyordu.)
- His strung-out appearance was a clear sign that he was in trouble and needed intervention. (Yorgun görünümü, sorunlarının açık bir işaretiydi ve müdahaleye ihtiyacı vardı.)
Hemen Yorum Yaz