Struggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Struggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Struggle Nedir?

Struggle, Türkçe karşılığı mücadele olan bir İngilizce kelime. Zorluklarla karşılaşmak, çaba harcamak, güçlüklerle mücadele etmek anlamlarını taşır.

Örnek Cümleler:

1. I struggled to open the jar. (Kavanozu açmak için mücadele ettim.)
2. He is struggling with his addiction. (Bağımlılığıyla mücadele ediyor.)
3. She struggled to find a job after graduation. (Mezuniyetten sonra iş bulmak için çaba sarf etti.)
4. The team struggled to keep up with their opponents. (Takım, rakipleriyle başa çıkmakta zorlandı.)
5. They struggled to climb the mountain in the snow. (Karlı dağa tırmanmak için mücadele ettiler.)
6. He struggled to understand the complex math problem. (Karmaşık matematik problemini anlamakta güçlük çekti.)
7. She struggled to stay awake during the boring lecture. (Sıkıcı ders sırasında uyanık kalmakta zorlandı.)
8. The company is struggling to make a profit this year. (Şirket, bu yıl kar etmekte zorlanıyor.)
9. He struggled with his fear of public speaking. (Kamu konuşmalarına karşı korkusuyla mücadele etti.)
10. The team struggled to overcome the language barrier. (Takım, dil bariyerini aşmakta zorlandı.)
11. She struggled to carry the heavy boxes. (Ağır kutuları taşımakta zorlandı.)
12. He struggled to find the right words to say. (Doğru sözcükleri bulmakta zorlandı.)
13. She struggled to come to terms with her father’s death. (Babasının ölümüyle barışmakta zorlandı.)
14. The company is struggling to keep up with the latest technology. (Şirket, en son teknolojiyle başa çıkmakta zorlanıyor.)
15. He struggled to find the motivation to exercise. (Egzersiz yapmak için motivasyonu bulmakta zorlandı.)
16. He struggled to forgive his ex-girlfriend for cheating on him. (Eski sevgilisinin onu aldattığı için affetmekte zorlandı.)
17. The family struggled to make ends meet after the father lost his job. (Baba işini kaybettikten sonra aile geçimlerini sağlamakta zorlandı.)
18. She struggled to fit in with her new classmates. (Yeni sınıf arkadaşlarıyla uyum sağlamakta zorlandı.)
19. He struggled to keep his emotions in check during the argument. (Tartışma sırasında duygularını kontrol altında tutmakta zorlandı.)