Strange İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strange İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strange İle İlgili Cümleler:

Anlamı: Garip, tuhaf, anlaşılması güç olan.

1. It was strange that he didn’t remember his own phone number. (Kendi telefon numarasını hatırlamaması garip bir durumdu.)
2. The strange smell coming from the kitchen made me feel sick. (Mutfaktan gelen garip koku beni hasta hissettirdi.)
3. It’s strange how quickly time passes when you’re having fun. (Eğlenirken zamanın ne kadar çabuk geçtiği garip bir şey.)
4. He gave me a strange look when I told him my name. (İsmini söylediğimde bana garip bir şekilde baktı.)
5. I had a strange dream last night that I couldn’t explain. (Dün gece açıklayamadığım garip bir rüya gördüm.)
6. There was something strange about the way he was acting. (Davranışlarındaki garip bir şeyler vardı.)
7. The strange markings on the wall looked like some kind of ancient language. (Duvarlardaki garip işaretler antik bir dil gibi görünüyordu.)
8. It’s strange that he never talks about his family. (Ailesinden hiç bahsetmemesi garip bir durum.)
9. The strange noise outside the window scared me. (Pencere dışında gelen garip ses beni korkuttu.)
10. She had a strange feeling that something bad was going to happen. (Kötü bir şeyler olacağı garip bir hissi vardı.)
11. The strange plant in the garden looked like it was from another planet. (Bahçedeki garip bitki başka bir gezegenden gelmiş gibi görünüyordu.)
12. It’s strange how some people can eat spicy food without any problems. (Bazı insanların baharatlı yemekleri sorunsuz yiyebilmeleri garip bir şey.)
13. The strange man at the bus stop made me feel uneasy. (Otobüs durağındaki garip adam beni huzursuz etti.)
14. The strange behavior of the birds signaled that a storm was coming. (Kuşların garip davranışları fırtınanın geleceğini işaret ediyordu.)
15. The strange costume he was wearing made him stand out in the crowd. (Giymiş olduğu garip kostüm kalabalık arasında dikkat çekmesine neden oldu.)
16. It’s strange that the book has no author listed on the cover. (Kit

abın kapağında yazarın adının olmaması garip bir durum.)
17. The strange object in the sky turned out to be a weather balloon. (Gökyüzündeki garip nesne bir hava balonu olduğu ortaya çıktı.)

18. The strange pattern on the rug looked like a maze. (Halının üzerindeki garip desen bir labirent gibi görünüyordu.)
19. It’s strange how some people can fall asleep anywhere. (Bazı insanların her yerde uyuyabilmesi garip bir şey.)
20. The strange taste of the food made me think it was spoiled. (Yemeğin garip tadı onun bozulmuş olduğunu düşündürdü.)