Steadily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Steadily
Steadily, “düzenli bir şekilde” anlamına gelir. Bir işin veya faaliyetin devam etmesi, aynı hızda ilerlemesi anlamında kullanılır.
Örnek cümleler:
- She is steadily improving her English skills. (O, İngilizce becerilerini düzenli bir şekilde geliştiriyor.)
- The company’s profits are steadily increasing. (Şirketin karı düzenli bir şekilde artıyor.)
- The athlete was steadily running towards the finish line. (Sporcu, bitiş çizgisine düzenli bir şekilde koşuyordu.)
- The construction work is progressing steadily. (İnşaat çalışmaları düzenli bir şekilde ilerliyor.)
- The company’s stocks are steadily rising. (Şirketin hisseleri düzenli bir şekilde yükseliyor.)
- The team is steadily working on the project. (Takım, proje üzerinde düzenli bir şekilde çalışıyor.)
- The student is steadily improving her grades. (Öğrenci, notlarını düzenli bir şekilde yükseltiyor.)
- The baby is steadily gaining weight. (Bebek, kilo almaya düzenli bir şekilde devam ediyor.)
- The sun was steadily setting in the sky. (Güneş, gökyüzünde düzenli bir şekilde batıyordu.)
- The river was steadily flowing downstream. (Nehir, akıntıya karşı düzenli bir şekilde akıyordu.)
- The population of the city is steadily increasing. (Şehrin nüfusu düzenli bir şekilde artıyor.)
- The factory is steadily producing more goods. (Fabrika, daha fazla ürün düzenli bir şekilde üretiyor.)
- The train was steadily moving towards its destination. (Tren, hedefine doğru düzenli bir şekilde ilerliyordu.)
- The company is steadily expanding its operations. (Şirket, işletmelerini düzenli bir şekilde genişletiyor.)
- The snow was steadily falling from the sky. (Kar, gökyüzünden düzenli bir şekilde yağıyordu.)
- The team was steadily losing points in the game. (Takım, oyunda düzenli bir şekilde puan kaybediyordu.)
- The patient’s condition is steadily improving. (Hastanın durumu düzenli bir şekilde iyileşiyor.)
- The tree was steadily growing taller. (Ağaç, düzenli bir şekilde daha yükseğe büyüyordu.)
- The company’s reputation is steadily improving. (Şirketin itibarı düzenli bir şekilde iyileşiyor.)
- The car was steadily accelerating on the highway. (Araba, otoyolda düzenli bir şekilde hızlanıyordu.)
- The artist was steadily working on his latest masterpiece. (Sanatçı, son başyapıtı üzerinde düzenli bir şekilde çalışıyordu.)
- The city’s infrastructure is steadily improving. (Şehir altyapısı düzenli bir şekilde iyileşiyor.)
- The team was steadily climbing the mountain. (Takım, dağa düzenli bir şekilde tırmanıyordu.)
- The garden was steadily blooming with flowers. (Bahçe, çiçeklerle düzenli bir şekilde açıyordu.)
- The athlete was steadily breaking his own record. (Sporcu, kendi rekorunu düzenli bir şekilde kırıyordu.)
- The company’s website traffic is steadily increasing. (Şirketin web sitesi trafiği düzenli bir şekilde artıyor.)
- The workers were steadily constructing the building. (İşçiler, binayı düzenli bir şekilde inşa ediyorlardı.)
- The team was steadily passing the ball around the field. (Takım, topu sahada düzenli bir şekilde paslaşıyorlardı.)
- The student was steadily writing her research paper. (Öğrenci, araştırma makalesini düzenli bir şekilde yazıyordu.)
- The company was steadily reducing its carbon footprint. (Şirket, karbon ayak izini düzenli bir şekilde azaltıyordu.)
Hemen Yorum Yaz