Jumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Jumpy (Sıçrayan) İle İlgili Cümleler
Jumpy kelimesinin Türkçe anlamı “sıçrayan” dır. Aşağıda Jumpy kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır.
- The frog was very jumpy and kept leaping out of my hands. (Kurbağa çok sıçrayıcıydı ve sürekli ellerimden sıçradı.)
- The child was so jumpy during the scary movie that he spilled his popcorn. (Korkunç film sırasında çocuk o kadar sıçrayıcıydı ki patlamış mısırını döktü.)
- The grasshopper was jumpy and quickly hopped away. (Çekirge sıçrayıcıydı ve hızla uzaklaştı.)
- The trampoline made me feel jumpy and exhilarated. (Trambolin beni sıçrayıcı ve heyecanlı hissettirdi.)
- The athlete was jumpy before the race, pacing back and forth nervously. (Yarıştan önce atlet sıçrayıcıydı, sinirli bir şekilde ileri geri yürüyordu.)
- The kangaroo’s jumpy movements made it difficult to photograph. (Kangurunun sıçrayıcı hareketleri fotoğraf çekmeyi zorlaştırdı.)
- The bouncy castle was filled with jumpy kids. (Zıplayan şato sıçrayan çocuklarla doluydu.)
- The cat was jumpy and easily startled. (Kedi sıçrayıcıydı ve kolayca korkardı.)
- The dancer’s jumpy performance was full of energy and excitement. (Dansçının sıçrayıcı performansı enerji ve heyecan doluydu.)
- The basketball player made a jumpy leap and scored a slam dunk. (Basketbol oyuncusu sıçrayarak smaç yapmayı başardı.)
- The horse was jumpy and restless, refusing to stand still. (At sıçrayıcı ve huzursuzdu, durmayı reddetti.)
- The child’s jumpy behavior was due to too much sugar. (Çocuğun sıçrayıcı davranışı fazla şeker tüketimine bağlıydı.)
- The puppy was jumpy and excited to see its owner. (Yavru köpek sahibini görmek için sıçrayıcı ve heyecanlıydı.)
- The music made me feel jumpy and want to dance. (Müzik beni sıçrayıcı ve dans etmek isteyen biri haline getirdi.)
- The cricket’s jumpy chirping kept me awake all night. (Cırcır böceğinin sıçrayıcı cıvıltısı tüm gece beni uykusuz bıraktı.)
- The baby was jumpy and kept bouncing in his mother’s lap. (Bebek sıçrayıcıydı ve annesinin kucağında zıplıyordu.)
- The acrobat’s jumpy flips were impressive and entertaining. (Akrobatin sıçrayıcı taklaları etkileyici ve eğl
- The grass was so wet that I couldn’t walk on it without feeling jumpy. (Çimler o kadar ıslaktı ki sıçrayıcı hissetmeden üzerinde yürüyemiyordum.)
- The jumpy road made the car ride uncomfortable. (Sarsıntılı yol arabayla seyahati rahatsız edici hale getirdi.)
- The rabbit was jumpy and darted away at the slightest sound. (Tavşan sıçrayıcıydı ve en ufak sese bile koşarak kaçtı.)
Hemen Yorum Yaz