Spooky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spooky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spooky Nedir?

Spooky kelimesi Türkçe’de “ürkütücü, tüyler ürpertici, korkunç” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. I heard a spooky noise coming from the basement. (Ben bodrumdan ürkütücü bir ses duydum.)
2. The abandoned house looked spooky in the moonlight. (Terkedilmiş ev, ay ışığında korkunç görünüyordu.)
3. Halloween is the perfect time for spooky stories. (Halloween, ürkütücü hikayeler için mükemmel bir zamandır.)
4. The old cemetery had a spooky atmosphere. (Eski mezarlık ürkütücü bir atmosfere sahipti.)
5. The spooky shadow in the corner turned out to be just a coat rack. (Köşedeki ürkütücü gölge sadece bir giysi askısı çıktı.)
6. The spooky movie kept me up all night. (Ürkütücü film beni tüm gece uyutmamıştı.)
7. The haunted house was filled with spooky surprises. (Perili ev ürkütücü sürprizlerle doluydu.)
8. The spooky fog made it hard to see anything. (Ürkütücü sis her şeyi görmeyi zorlaştırdı.)
9. The spooky carnival had a creepy clown that scared everyone. (Ürkütücü karnaval, herkesi korkutan tüyler ürpertici bir palyaço sahipti.)
10. The spooky forest was rumored to be haunted. (Ürkütücü ormanda hayalet olduğu söyleniyordu.)
11. The spooky ghost stories gave me goosebumps. (Ürkütücü hayalet hikayeleri bana ürperme verdi.)
12. The spooky doll collection in the antique shop gave me nightmares. (Antika dükkanındaki ürkütücü bebek koleksiyonu bana kabuslar gördürdü.)
13. The abandoned amusement park was a spooky sight. (Terkedilmiş eğlence parkı tüyler ürpertici bir manzaraydı.)
14. The spooky mansion was rumored to be haunted by a ghost. (Ürkütücü malikane, bir hayalet tarafından lanetlendiği söyleniyordu.)
15. The spooky sound of footsteps echoed through the empty hallway. (Boş koridorda yankılanan tüyler ürpertici ayak sesleri.)
16. The spooky spider crawling across the wall gave me chills. (Duvara tırmanan ürkütücü örümcek üşütmeme neden oldu.)
17. The spooky full moon added to the eerie atmosphere. (Ürkütücü dolunay, tüyler ürpertici atmosfere katkıda bulundu.)
18. The spooky abandoned ship was rumored to be cursed. (Terkedilmiş ürkütücü gemi, lanetlendiği söyleniyordu.)
19. The spooky laughter coming from the old house sent shivers down my spine. (Eski evden gelen ürkütüc

gülüşler omurgamda ürpertiler yarattı.)
20. The spooky legend of the headless horseman still haunts the town. (Kellesi kesilmiş atlı efsanesi hala kasabayı ürkütmeye devam ediyor.)