İrradiate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrradiate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrradiate Anlamı:


İrradiate, ışık, enerji veya radyasyon gibi şeyleri yaymak veya yayılmak anlamına gelir.

  1. The sun irradiates the Earth with light and heat. (İngilizce) (Güneş, Dünya’yı ışık ve ısı ile ışınlıyor.)
  2. The radioactive material can irradiate people who are exposed to it. (İngilizce) (Radyoaktif malzeme, maruz kalan insanları ışınlatabilir.)
  3. The X-ray machine can irradiate a specific part of the body. (İngilizce) (X-ışını makinesi, vücudun belirli bir bölümünü ışınlatabilir.)
  4. The nuclear reactor irradiates the surrounding environment with radiation. (İngilizce) (Nükleer reaktör, çevreleyen çevreyi radyasyonla ışınlıyor.)
  5. The moon irradiates the Earth with reflected sunlight. (İngilizce) (Ay, yansıtılan güneş ışığıyla Dünya’yı ışınlıyor.)
  6. The UV lamp irradiates the surface with ultraviolet light. (İngilizce) (UV lambası, yüzeyi ultraviyole ışıkla ışınlıyor.)
  7. The microwave oven irradiates food with electromagnetic waves. (İngilizce) (Mikrodalga fırın, yiyecekleri elektromanyetik dalgalarla ışınlıyor.)
  8. The radioactive waste can irradiate the environment for thousands of years. (İngilizce) (Radyoaktif atıklar, binlerce yıl boyunca çevreyi ışınlatabilir.)
  9. The laser beam can irradiate a very small area with high precision. (İngilizce) (Lazer ışını, yüksek hassasiyetle çok küçük bir alanı ışınlatabilir.)
  10. The radioactive isotope can be used to irradiate cancer cells. (İngilizce) (Radyoaktif izotop, kanser hücrelerini ışınlamak için kullanılabilir.)
  11. The sun’s rays can irradiate the skin and cause sunburn. (İngilizce) (Güneş ışınları cildi ışınlatabilir

ve güneş yanığına neden olabilir.)
12. The radiation from the nuclear explosion irradiated the surrounding area. (İngilizce) (Nükleer patlamadan gelen radyasyon çevredeki bölgeyi ışınladı.)

  1. The infrared light can irradiate the skin and provide therapeutic benefits. (İngilizce) (Kızılötesi ışık cildi ışınlatabilir ve terapötik faydalar sağlayabilir.)
  2. The radio tower irradiates the surrounding area with radio waves. (İngilizce) (Radyo kulesi, çevreyi radyo dalgalarıyla ışınlıyor.)
  3. The gamma rays can irradiate a large area and penetrate deep into materials. (İngilizce) (Gama ışınları, geniş bir alanı ışınlatabilir ve materyallerin derinliklerine nüfuz edebilir.)
  4. The ultraviolet light can irradiate water and kill bacteria and viruses. (İngilizce) (Ultraviyole ışık, suyu ışınlatabilir ve bakteri ve virüsleri öldürebilir.)
  5. The electron beam can irradiate a material and change its properties. (İngilizce) (Elektron ışını, bir malzemeyi ışınlatabilir ve özelliklerini değiştirebilir.)
  6. The sun irradiates different parts of the Earth at different times of the day. (İngilizce) (Güneş, günün farklı saatlerinde Dünya’nın farklı bölgelerini ışınlıyor.)
  7. The high-energy particles can irradiate a material and cause damage to its structure. (İngilizce) (Yüksek enerjili parçacıklar, bir malzemeyi ışınlatabilir ve yapısına zarar verebilir.)
  8. The airport security scanner can irradiate luggage with X-rays to detect hidden objects. (İngilizce) (Havalimanı güvenlik tarayıcısı, gizli nesneleri tespit etmek için X-ışınları ile bagajları ışınlatabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.