Splutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Splutter İle İlgili Cümleler
Splutter: Boğazdan geçen şeylerin ani ve hızlı bir şekilde dışarı fışkırması, tıksırma.
Örnek cümleler:
- The hot soup made me splutter. (Sıcak çorba beni tıksırttı.)
- She spluttered when she tried to drink and laugh at the same time. (Aynı anda içip gülmeye çalıştığında tıksırdı.)
- The car spluttered and then stalled. (Araba tıksırdı ve sonra durdu.)
- He spluttered out the words, “I quit!” (O “Ben istifa ediyorum!” diye sözcükleri tıksırdı.)
- I spluttered in surprise when I saw her new haircut. (Onun yeni saç kesimini görünce şaşkınlıkla tıksırdım.)
- The engine spluttered as it struggled to start. (Başlamak için mücadele ederken motor tıksırdı.)
- The baby spluttered and spat out the medicine. (Bebek tıksırdı ve ilacı tükürdü.)
- He spluttered his way through the difficult words. (Zor sözcüklerin arasından tıksırarak geçti.)
- She couldn’t stop spluttering with laughter. (Kahkahalarla tıksırmaya devam edemedi.)
- The old man spluttered and coughed as he tried to catch his breath. (Nefes almaya çalışırken yaşlı adam tıksırdı ve öksürdü.)
- The faucet spluttered before water finally came out. (Su çıkmadan önce musluk tıksırdı.)
- The comedian made the audience splutter with laughter. (Komedyen izleyicileri kahkahalarla tıksırttı.)
- The cat spluttered and sneezed after sniffing the pepper. (Biberi kokladıktan sonra kedi tıksırdı ve hapşırdı.)
- He spluttered apologies after spilling the coffee. (Kahveyi döktükten sonra özürlerini tıksırdı.)
- The student spluttered through the difficult exam. (Zorlu sınavı tıksırarak geçti.)
- The singer spluttered through the song when she got a sore throat. (Boğaz ağrısı olduğunda şarkıyı tıksırarak söyledi.)
- The engine spluttered and then roared to life. (Motor tıksırdı ve sonra hayat buldu.)
- The man spluttered as he tried to speak with his mouth full. (Ağzı dolu konuşmaya çalışırken adam tıksırdı.)
- The child spluttered in the swimming pool when he accidentally drank some water. (Yanlışlıkla su içtiğinde çocuk yüzme havuzunda tıksırdı.)
- She spluttered out a curse word when she stubbed her toe. (Ayak parmağına çarptığında bir
küfür sözcüğü tıksırarak ağzından çıktı.)
Türkçe karşılıkları:
- Sıcak çorba beni tıksırttı.
- Aynı anda içip gülmeye çalıştığında tıksırdı.
- Araba tıksırdı ve sonra durdu.
- O “Ben istifa ediyorum!” diye sözcükleri tıksırdı.
- Onun yeni saç kesimini görünce şaşkınlıkla tıksırdım.
- Başlamak için mücadele ederken motor tıksırdı.
- Bebek tıksırdı ve ilacı tükürdü.
- Zor sözcüklerin arasından tıksırarak geçti.
- Kahkahalarla tıksırmaya devam edemedi.
- Nefes almaya çalışırken yaşlı adam tıksırdı ve öksürdü.
- Su çıkmadan önce musluk tıksırdı.
- Komedyen izleyicileri kahkahalarla tıksırttı.
- Biberi kokladıktan sonra kedi tıksırdı ve hapşırdı.
- Kahveyi döktükten sonra özürlerini tıksırdı.
- Zorlu sınavı tıksırarak geçti.
- Boğaz ağrısı olduğunda şarkıyı tıksırarak söyledi.
- Motor tıksırdı ve sonra hayat buldu.
- Ağzı dolu konuşmaya çalışırken adam tıksırdı.
- Yanlışlıkla su içtiğinde çocuk yüzme havuzunda tıksırdı.
- Ayak parmağına çarptığında bir küfür sözcüğü tıksırarak ağzından çıktı.
Hemen Yorum Yaz