Cheerfully İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Cheerfully
Cheerfully kelimesi Türkçede “neşeli bir şekilde” anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- She smiled cheerfully at her friends as they walked by. (Arkadaşları yanından geçerken neşeyle gülümsedi.)
- The children played cheerfully in the park. (Çocuklar parkta neşeli bir şekilde oynadılar.)
- He cheerfully accepted the challenge. (O, meydan okumayı neşeyle kabul etti.)
- She sang cheerfully as she cleaned the house. (Evini temizlerken neşeyle şarkı söyledi.)
- The students laughed cheerfully at the joke. (Öğrenciler şaka karşısında neşeyle güldüler.)
- The team worked cheerfully together to finish the project. (Takım proje bitirmek için neşeyle birlikte çalıştı.)
- The couple walked cheerfully along the beach at sunset. (Çift gün batımında neşeyle sahil boyunca yürüdü.)
- The puppy wagged its tail cheerfully when its owner came home. (Köpek sahibi eve geldiğinde kuyruğunu neşeyle salladı.)
- She greeted her guests cheerfully at the door. (Kapıda misafirlerini neşeyle karşıladı.)
- He hummed cheerfully as he cooked dinner. (Akşam yemeği yaparken neşeyle mırıldandı.)
- The sun shone cheerfully on the beautiful garden. (Güneş güzel bahçede neşeyle parladı.)
- The birds chirped cheerfully in the trees. (Kuşlar ağaçlarda neşeyle öttüler.)
- The store clerk greeted customers cheerfully. (Mağaza görevlisi müşterileri neşeyle karşıladı.)
- The baby giggled cheerfully at the funny face her mother made. (Bebek annesinin yaptığı komik yüze neşeyle kıkırdadı.)
- The team captain cheered cheerfully for her teammates during the game. (Takım kaptanı oyunda takım arkadaşlarına neşeyle tezahürat yaptı.)
- She painted cheerfully, enjoying the process. (Boyama yaparken sürecin tadını çıkararak neşeyle boyadı.)
- The friends chatted cheerfully over coffee. (Arkadaşlar kahve üzerine neşeyle sohbet ettiler.)
- The child skipped cheerfully down the sidewalk. (Çocuk kaldırımda neşeyle zıplayarak yürüdü.)
- The flowers in the garden bloomed cheerfully in the sunshine. (Bahçedeki çiçekler güneşte neşeyle açtılar.)
- The family laughed cheerfully as they watched a funny movie together. (Aile birlikte komik bir film izlerken neşeyle güldüler.)
- Despite the rain, she continued to walk cheerfully with her umbrella. (Yağmura rağmen, şemsiyesiyle neşeyle yürümeye devam etti.)
- The employees worked cheerfully on the new project. (Çalışanlar yeni projede neşeyle çalıştılar.)
- The dog barked cheerfully when it saw its owner coming home. (Köpek sahibini eve gelirken görünce neşeyle havladı.)
- The students danced cheerfully at the school party. (Öğrenciler okul partisinde neşeyle dans ettiler.)
- She cheerfully accepted the compliment. (O, iltifatı neşeyle kabul etti.)
- The elderly couple held hands and walked cheerfully in the park. (Yaşlı çift el ele tutuşup parkta neşeyle yürüdü.)
- The siblings played cheerfully together in the backyard. (Kardeşler arka bahçede neşeyle birlikte oynadılar.)
- The parents cheered cheerfully for their child during the soccer game. (Ebeveynler futbol maçı sırasında çocukları için neşeyle tezahürat yaptılar.)
- The guests laughed cheerfully at the comedian’s jokes. (Misafirler komedyenin şakalarına neşeyle güldüler.)
- The beachgoers enjoyed the warm weather and played cheerfully in the ocean. (Plajdakiler sıcak havanın keyfini çıkardılar ve denizde neşeyle oynadılar.)
Hemen Yorum Yaz