Split-Second İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Split-Second İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Split-Second

Split-second, bir olayın gerçekleşmesi için çok kısa bir zaman diliminde gereken süredir.

Örnek cümleler:

  1. She made a split-second decision to swerve and avoid the oncoming car. (O, gelen arabayı önlemek için ani bir karar aldı.)
  2. The athlete’s split-second reflexes helped her win the race. (Sporcu, ani refleksleri sayesinde yarışı kazandı.)
  3. The pilot had to make a split-second decision to avoid a collision. (Pilot, çarpışmayı önlemek için ani bir karar vermek zorunda kaldı.)
  4. His split-second timing was crucial in catching the ball. (Topu yakalamak için onun ani zamanlaması kritikti.)
  5. The dancer’s split-second movements were perfectly synchronized with the music. (Dansçının ani hareketleri müzikle mükemmel bir şekilde senkronize edildi.)
  6. The sniper had to take the shot in a split-second before the target moved. (Nişancı, hedefin hareket etmeden önce ani bir şekilde ateş etmek zorunda kaldı.)
  7. The car accident happened in a split-second and left several people injured. (Araba kazası bir an içinde meydana geldi ve birkaç kişi yaralandı.)
  8. The basketball player’s split-second decision to pass the ball led to a game-winning shot. (Basketbol oyuncusunun topu pas verme ani kararı, maç kazandıran bir atışa yol açtı.)
  9. The swimmer’s split-second dive off the starting block gave her an early lead. (Yüzücünün başlangıç bloğundan ani bir şekilde dalması, ona erken bir liderlik sağladı.)
  10. The tightrope walker’s split-second balance saved him from falling off. (Denge sanatçısının ani dengesi, düşmekten kurtardı.)
  11. The firefighter’s split-second decision to enter the burning building saved a family’s lives. (İtfaiyecinin yanmakta olan binaya girmeye karar vermesi, bir ailenin hayatını kurtardı.)
  12. The tennis player’s split-second reaction time helped her return a difficult serve. (Tenis oyuncusunun ani tepki süresi, zor bir servisi geri döndürmesine yardımcı oldu.)
  13. The surgeon’s split-second decision to change his approach saved the patient’s life. (Cerrahın yaklaşımını değiştirme kararı, hastanın hayatını kurtardı.)
  14. The car’s split-second acceleration allowed it to merge into traffic smoothly. (Arabanın ani hızlanması, trafiğe sorunsuz bir şekilde katılmasına izin verdi.)
  15. The soccer player’s split-second shot hit the crossbar and bounced out. (Futbol oyuncusunun ani şutu direğe çarptı ve geri döndü.)
  16. The photographer’s split-second timing captured the perfect shot of the sunset. (Fotoğrafçının ani zamanlaması günbatımının mükemmel bir fotoğrafını çekti.)
  17. The gymnast’s split-second jump off the balance beam was flawless.
  1. The race car driver’s split-second decision to take an inside turn gave him the lead. (Yarış arabası sürücüsünün iç dönüş yapma ani kararı, ona liderliği sağladı.)
  2. The skier’s split-second reaction time helped him avoid a collision with another skier. (Kayakçının ani tepki süresi, başka bir kayakçıyla çarpışmayı önlemesine yardımcı oldu.)
  3. The tight deadline required the team to make split-second decisions in order to complete the project on time. (Sıkı teslim tarihi, projeyi zamanında tamamlamak için takımın ani kararlar vermesini gerektirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.