Smugness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Smugness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Smugness Nedir?

Smugness, kendini beğenmişlik, burnu havada olma, kibirli ve kendinden emin bir tavır sergilemek anlamlarına gelir. Kişinin kendini diğer insanlardan daha üstün ve daha akıllı hissetmesiyle ilişkilidir.

Örnek Cümleler:

  1. She looked at me with such smugness, as if she knew something that I didn’t.
    (Tanımadığım birisi, sanki benden daha fazla bir şey bildiği için, bana kendinden emin bir şekilde baktı.)

  2. His smugness is really starting to get on my nerves.
    (Kendini beğenmişliği gerçekten sinirlerimi bozmaya başladı.)

  3. The politician’s smugness was evident during the interview.
    (Siyasetçinin kendini beğenmişliği, röportaj sırasında açıkça ortaya çıktı.)

  4. She wore a smug expression as she told us about her latest success.
    (Son başarısı hakkında bize anlatırken, kendini beğenmiş bir ifadeyle konuştu.)

  5. His smugness was palpable as he received the award.
    (Ödülü alırken kendini beğenmişliği hissedilir derecede yüksekti.)

  6. She had a smug smile on her face when she found out she was right.
    (Haklı olduğunu öğrendiğinde, yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme vardı.)

  7. His smugness made it difficult for him to make friends.
    (Kendini beğenmişliği, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)

  8. The teacher’s smugness was evident when she corrected a student’s mistake.
    (Bir öğrencinin hatasını düzelttiğinde öğretmenin kendini beğenmişliği açıkça ortaya çıktı.)

  9. Her smugness was off-putting to those around her.
    (Yanındakiler için kendini beğenmişliği rahatsız ediciydi.)

  10. He spoke with such smugness that it was hard to take him seriously.
    (Kendinden emin bir şekilde konuştuğu için onu ciddiye almak zordu.)

  11. The athlete’s smugness was evident as she crossed the finish line.
    (Finish çizgisine ulaştığında, sporcu kendini beğenmişliği açıkça ortaya çıktı.)

  12. His smugness was the reason why he lost the election.
    (Kendini beğenmişliği, seçimi kaybetmesinin nedeniydi.)

  13. The boss’s smugness was evident as he announced the company’s profits.
    (Şirketin karını duyururken patronun kendini beğenmişliği açıkça görüldü.)

  14. She had a smug look on her face when she showed off her new car.
    (Yeni arabasını gösterdiğinde, yüzünde kendini beğenmiş bir ifade v

ardı.)

  1. His smugness was a defense mechanism against his own insecurities.
    (Kendini beğenmişliği, kendi güvensizlikleriyle baş etmek için bir savunma mekanizmasıydı.)

  2. The politician’s smugness made it clear that he was out of touch with his constituents.
    (Siyasetçinin kendini beğenmişliği, seçmenleriyle bağlantısını kaybettiğini açıkça ortaya koydu.)

  3. Her smugness was a result of her privileged upbringing.
    (Kendini beğenmişliği, ayrıcalıklı yetişmesinin sonucuydu.)

  4. He couldn’t hide his smugness when he solved the difficult puzzle.
    (Zorlu bulmacayı çözdüğünde, kendini beğenmişliğini gizleyemedi.)

  5. The author’s smugness was evident in her writing.
    (Yazılarında yazarın kendini beğenmişliği açıkça ortaya çıktı.)

  6. His smugness was a turn-off to most people he met.
    (Tanıştığı insanların çoğunun kendini beğenmişliği, onu itici bulmasına neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.