Smother İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Smother İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

SMOTHER IN

Smother in, Türkçe anlamı ile “boğmak”, “sıkıştırmak” veya “bastırmak” anlamlarına gelir. Bu ifade, genellikle bir şeyi kapatmak veya tamamen engellemek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I smothered the flames in the kitchen before they spread to the rest of the house. (Evdeki diğer odalara sıçramadan önce mutfağındaki alevleri bastırdım.)
2. She smothered her son in kisses when he came home from school. (Oğlu okuldan geldiğinde onu öperek boğdu.)
3. The heavy blanket smothered the baby, making it difficult for him to breathe. (Ağır battaniye bebeği boğarak nefes almasını zorlaştırdı.)
4. The man smothered the woman with a pillow, trying to kill her. (Adam kadını yastıkla boğarak öldürmeye çalıştı.)
5. She smothered her grief in alcohol, drinking heavily every night. (Acısını alkolle bastırdı ve her gece aşırı içki içti.)
6. The music was so loud that it smothered out the sound of the conversation. (Müzik o kadar yüksekti ki konuşmanın sesi boğuldu.)
7. He smothered his laughter in order not to offend his boss. (Patronunu incitmek için kahkahalarını bastırdı.)
8. The plants were smothered by the weeds and couldn’t grow properly. (Bitkiler yabani otlar tarafından boğuldu ve doğru düzgün büyüyemediler.)
9. She smothered her husband in his sleep, hoping to inherit his wealth. (Kocasını uyurken boğarak zenginliğini miras almayı umdu.)
10. The police were able to smother the protests before they turned violent. (Polis, protestoların şiddetlenmeden önce onları bastırabildi.)
11. The lack of fresh air in the room made me feel smothered. (Odada taze hava eksikliği beni boğmuş hissettirdi.)
12. She smothered her fears and stepped onto the stage to perform. (Korkularını bastırarak sahneye çıkıp performansını sergiledi.)
13. The scarf was smothering me, so I took it off. (Atkı beni boğuyordu, bu yüzden çıkardım.)
14. The excess paperwork smothered the productivity of the employees. (Fazla kağıt işleri çalışanların verimliliğini boğdu.)
15. The smoke from the fire smothered the entire city, making it difficult to breathe. (Yangından çıkan duman tüm şehri boğarak nefes almayı zorlaştırdı.)
16. She smothered her sandwich in mustard, making it almost inedible. (Sandviçini hardal ile boğarak neredeyse yenemez hale getirdi.)
17. The cake was smothered in frosting, making it look almost too pretty

to eat. (Kek krema ile kaplanarak neredeyse yemek için çok güzel görünüyordu.)
18. The child was smothered in toys, but didn’t seem interested in any of them. (Çocuk oyuncaklarla boğulmuştu ama hiçbirine ilgi göstermiyordu.)

19. The crowd smothered the celebrity as she tried to make her way through the airport. (Kalabalık, havaalanından geçmeye çalışan ünlüyü boğdu.)
20. The noise from the construction site was smothering the peaceful atmosphere of the neighborhood. (İnşaat alanından gelen gürültü, mahallenin huzurlu atmosferini boğuyordu.)