Burnish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burnish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burnish kelimesinin Türkçe anlamı:

Burnish kelimesi Türkçe’de “parlatmak, parlatıcı maddeyle cilalamak” gibi anlamlara gelir.

  1. I burnished my shoes until they shone. (Ayakkabılarımı parlatıp parlayana kadar cilaladım.)
  2. The butler burnished the silverware before setting the table. (Müşterekçi masa düzenlemeden önce gümüşleri parlatıyordu.)
  3. The artist burnished the bronze sculpture to bring out its intricate details. (Sanatçı, ayrıntılarını ortaya çıkarmak için bronz heykelini parlatmıştı.)
  4. She burnished her nails with a shiny nail buffer. (Parlak bir tırnak tamponuyla tırnaklarını parlatmıştı.)
  5. The sunlight burnished the leaves of the trees. (Güneş ışığı ağaçların yapraklarını parlatıyordu.)
  6. The floor was burnished to a high shine. (Zemin yüksek parlaklıkta cilalanmıştı.)
  7. He burnished his reputation as a skilled negotiator. (Yetenekli bir müzakereci olarak ününü artırdı.)
  8. The chef burnished the sauce with a splash of cream. (Aşçı, biraz krema ile sosu parlatmıştı.)
  9. The artist used a burnishing tool to create a smooth finish on the paper. (Sanatçı, kağıt üzerinde pürüzsüz bir bitiş elde etmek için parlatma aracı kullandı.)
  10. The antique car was burnished to perfection for the car show. (Antika araba, araba fuarı için mükemmelleştirildi.)
  11. The candlelight burnished the room with a warm glow. (Mum ışığı sıcak bir ışıltıyla odayı parlatıyordu.)
  12. She burnished her smile with a tooth-whitening treatment. (Diş beyazlatma tedavisi ile gülümsemesini parlatmıştı.)
  13. The jeweler burnished the gold necklace to make it sparkle. (Kuyumcu, kolyeyi parlatarak parlamasını sağladı.)
  14. The maintenance worker burnished the lobby floors every morning. (Bakım çalışanı her sabah lobinin zeminlerini parlatıyordu.)
  15. The sun burnished the sand on the beach. (Güneş, plajdaki kumu parlatıyordu.)
  16. She burnished her presentation with eye-catching visuals. (Göz alıcı görsellerle sunumunu parlatmıştı.)
  17. The sculptor burnished the marble statue until it looked lifelike. (Heykeltıraş, mermer heykelini gerçekçi görünüme kavuşana kadar parlatmıştı.)
  18. The cleaning crew burnished the floors of the convention center before the event. (Temizlik ekibi, etkinlikten önce kongre merkezinin zeminlerini parlatmıştı.)
  19. The fire burnished the steel until it glowed red. (

The carpenter burnished the woodwork to give it a polished look. (Marangoz, ahşap işçiliğini parlak bir görünüm vermek için parlatmıştı.)

  1. She burnished her singing skills by taking voice lessons. (Ses dersleri alarak şarkı söyleme becerilerini parlatmıştı.)

Türkçe Anlamlarıyla Örnek Cümleler:

1. Ayakkabılarımı parlatıp parlayana kadar cilaladım.
2. Müşterekçi masa düzenlemeden önce gümüşleri parlatıyordu.
3. Sanatçı, ayrıntılarını ortaya çıkarmak için bronz heykelini parlatmıştı.
4. Parlak bir tırnak tamponuyla tırnaklarını parlatmıştı.
5. Güneş ışığı ağaçların yapraklarını parlatıyordu.
6. Zemin yüksek parlaklıkta cilalanmıştı.
7. Yetenekli bir müzakereci olarak ününü artırdı.
8. Aşçı, biraz krema ile sosu parlatmıştı.
9. Sanatçı, kağıt üzerinde pürüzsüz bir bitiş elde etmek için parlatma aracı kullandı.
10. Antika araba, araba fuarı için mükemmelleştirildi.
11. Mum ışığı sıcak bir ışıltıyla odayı parlatıyordu.
12. Diş beyazlatma tedavisi ile gülümsemesini parlatmıştı.
13. Kuyumcu, kolyeyi parlatarak parlamasını sağladı.
14. Bakım çalışanı her sabah lobinin zeminlerini parlatıyordu.
15. Güneş, plajdaki kumu parlatıyordu.
16. Göz alıcı görsellerle sunumunu parlatmıştı.
17. Heykeltıraş, mermer heykelini gerçekçi görünüme kavuşana kadar parlatmıştı.
18. Temizlik ekibi, etkinlikten önce kongre merkezinin zeminlerini parlatmıştı.
19. Ateş, çeliği kırmızı parlayana kadar parlatmıştı.
20. Ses dersleri alarak şarkı söyleme becerilerini parlatmıştı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.