Slant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slant Nedir?

Slant, bir şeyin eğimli bir şekilde yerleştirilmesi veya yönlendirilmesi anlamına gelir. Ayrıca, bir konunun önyargılı veya taraflı bir şekilde sunulması veya ele alınması da bir slant olarak adlandırılabilir.

Örnek Cümleler:

  1. The sun’s slanting rays illuminated the room. (Güneşin eğik ışınları odayı aydınlattı.)
  2. The artist slanted the lines in her drawing for a more dynamic effect. (Sanatçı, çizimindeki çizgileri daha dinamik bir etki için eğdi.)
  3. The reporter’s article had a slant toward one political party. (Muhabirin makalesi, bir siyasi partiye karşı bir önyargı içeriyordu.)
  4. The tower slanted slightly to the left. (Kule hafifçe sola eğimliydi.)
  5. She slanted her head to the side to get a better view. (Daha iyi bir görüş açısı elde etmek için kafasını yana eğdi.)
  6. The writer intentionally slanted the story to create suspense. (Yazar, gerilim yaratmak için hikayeyi kasıtlı olarak önyargılı bir şekilde yazdı.)
  7. The roof was slanted to allow for drainage. (Çatı, drenaj için eğimliydi.)
  8. The judge accused the lawyer of using a slanted argument. (Yargıç, avukatın önyargılı bir argüman kullandığını suçladı.)
  9. The leaning tower of Pisa is famous for its slant. (Pisa eğik kulesi, eğimliğiyle ünlüdür.)
  10. The artist used slanted brushstrokes to create a sense of movement. (Sanatçı, hareket hissi yaratmak için eğik fırça darbeleri kullandı.)
  11. The article had a clear slant toward a particular ideology. (Makale, belirli bir ideolojiye karşı net bir önyargı içeriyordu.)
  12. The sun was slanting low in the sky as the day ended. (Günün sonuna doğru güneş alçakta eğimliydi.)
  13. The building had a noticeable slant to its structure. (Bina yapısında belirgin bir eğim vardı.)
  14. Her handwriting had a slant to the right. (El yazısı sağa eğimliydi.)
  15. The politician accused the media of having a slant against him. (Politikacı, medyanın kendisine karşı önyargılı olduğunu iddia etti.)
  16. The path slanted downward, making the walk easier. (Yol aşağı doğru eğimliydi, yürüyüşü daha kolay hale getirdi.)
  17. The editor changed the headline to remove the slant. (Editör, önyargıyı kaldırmak için başlığı değiştirdi.)
  18. Her eyes slanted upwards, giving her a mischievous look. (Gö

zleri yukarıya doğru eğikti, ona yaramaz bir görünüm kazandırdı.)
19. The camera was slanted to capture a unique perspective. (Kamera, benzersiz bir bakış açısı yakalamak için eğimliydi.)

  1. The news channel was criticized for its slanted coverage of the election. (Haber kanalı, seçimlerle ilgili önyargılı yayınları nedeniyle eleştirildi.)

Türkçe karşılıkları:

  1. eğimli
  2. eğmek
  3. önyargılı bakış açısı
  4. eğik
  5. eğmek
  6. önyargılı
  7. eğimli
  8. önyargılı
  9. eğik
  10. eğik
  11. önyargılı
  12. eğimli
  13. eğimli
  14. eğik
  15. önyargılı
  16. eğimli
  17. önyargı
  18. eğik
  19. eğik
  20. önyargılı

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.