Sight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sight (Görme)

Sight, insanların dünya etrafındaki nesneleri ve olayları gözleri aracılığıyla algılamalarını sağlayan duyusal bir yetenektir.

  1. I lost my sight in a car accident. (Kaza sonucu görüşümü kaybettim.)
  2. She had a clear sight of the mountains from her window. (Penceresinden dağları net bir şekilde görebiliyordu.)
  3. The sight of the sunset was breathtaking. (Güneş batışının manzarası nefes kesiciydi.)
  4. I couldn’t believe my sight when I saw him. (Onu görünce gözlerime inanamadım.)
  5. He has poor sight and needs glasses to see properly. (Zayıf bir görüşü var ve doğru şekilde görebilmek için gözlük takması gerekiyor.)
  6. The tourist attraction was a beautiful sight to see. (Turistik mekan görülmeye değer güzellikteydi.)
  7. The sight of blood makes me feel sick. (Kan görünce midem bulanıyor.)
  8. The baby’s first sight of snow was magical. (Bebek için karın ilk görüşü sihirliydi.)
  9. The city’s skyline was a stunning sight. (Şehrin silüeti görkemli bir manzaraydı.)
  10. She had her sights set on becoming a doctor. (Doktor olmayı hedefledi.)
  11. The fireworks display was an amazing sight. (Havai fişek gösterisi harika bir manzaraydı.)
  12. The sight of the ocean calmed her down. (Denizin manzarası onu sakinleştirdi.)
  13. The birdwatchers had their sights on the rare species. (Kuş gözlemcileri nadir türler üzerinde odaklandılar.)
  14. The abandoned house was a spooky sight. (Terk edilmiş ev ürkütücü bir manzaraydı.)
  15. She lost her sight due to a genetic condition. (Genetik bir durum nedeniyle görüşünü kaybetti.)
  16. The soldier’s first sight of his family after being away for months was emotional. (Asker, aylarca uzakta kaldıktan sonra ailesini ilk gördüğünde duygusal bir an yaşadı.)
  17. The monument was a historical sight to behold. (Anıt tarihi bir manzara sunuyordu.)
  18. The animal sanctuary was a heartwarming sight. (Hayvan koruma alanı iç açıcı bir manzaraydı.)
  19. The sight of the old couple holding hands was touching. (Yaşlı çiftin el ele tutuşması dokunaklıydı.)
  20. He had a sight of relief when he found his lost wallet. (Kaybolan cüzdanını bulunca rahatladı.)
  1. The sight of the sun rising over the mountains was stunning. (Dağların üzerinden doğan güneşin manzarası harikaydı.)
  2. The doctor recommended an eye exam to check my sight. (Doktor, görüşümü kontrol etmek için bir göz muayenesi önerdi.)
  3. The sight of the famous landmark was a dream come true. (Ünlü yapıyı görmek hayal gibiydi.)
  4. The artist captured the beautiful sight of the countryside in his painting. (Sanatçı, resminde kırsalın güzel manzarasını yakaladı.)
  5. The sight of the old castle brought back memories of her childhood. (Eski kale manzarası çocukluğuna dair anıları geri getirdi.)
  6. The athlete had his sights on breaking the world record. (Sporcu dünya rekorunu kırmayı hedefledi.)
  7. The sight of the rainbow after the storm was a symbol of hope. (Fırtınadan sonra gökkuşağı manzarası umut simgesiydi.)
  8. The tourist guide pointed out the famous sights of the city. (Turist rehberi şehrin ünlü yerlerine işaret etti.)
  9. The sight of the newborn baby was precious. (Yeni doğan bebeğin manzarası değerliydi.)
  10. She had her sights on winning the competition. (Yarışmayı kazanmayı hedefledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.