Blunt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blunt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blunt Nedir?

Blunt, Türkçe’de “keskin olmayan” anlamına gelen bir sıfattır. Bir nesnenin keskinliğinin olmaması veya keskinliğini yitirmesi durumunda kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The knife is blunt and won’t cut through the steak.
    (Bıçak keskin değil ve bifteği kesemiyor.)

  2. His humor is always blunt and sometimes offensive.
    (Onun mizahı her zaman keskin olmayan ve bazen rahatsız edici.)

  3. The scissors have become blunt after frequent use.
    (Makaslar sık kullanımdan dolayı keskinliklerini yitirdi.)

  4. He was very blunt with his criticism, which hurt her feelings.
    (Eleştirilerinde çok açık sözlüydü, bu da onun duygularına zarar verdi.)

  5. The pencil is blunt and needs to be sharpened.
    (Kalem mat ve keskinleştirilmeli.)

  6. His words were blunt and direct, leaving no room for misinterpretation.
    (Sözleri keskin ve doğrudu, yanlış yorumlara yer bırakmadı.)

  7. The saw was too blunt to cut through the thick branch.
    (Testere, kalın dalı kesmek için çok keskin değildi.)

  8. The doctor was blunt in delivering the bad news to the patient.
    (Doktor, kötü haberleri hastaya açık bir şekilde söyledi.)

  9. The blade of the lawnmower had become blunt and needed to be sharpened.
    (Çim biçme makinesinin bıçağı keskin olmayan hale gelmişti ve keskinleştirilmesi gerekiyordu.)

  10. His blunt honesty sometimes got him into trouble.
    (Açık sözlülüğü bazen ona sorun çıkardı.)

  11. The speech was delivered in a blunt and straightforward manner.
    (Konuşma keskin ve doğrudan bir şekilde yapıldı.)

  12. The butter knife is too blunt to cut through the crusty bread.
    (Tereyağı bıçağı, çıtır çıtır ekmeği kesmek için çok keskin değil.)

  13. She was taken aback by his blunt refusal to help her.
    (Onun yardım etmeme konusundaki keskin reddinden şaşırdı.)

  14. The surgeon used a blunt instrument to gently separate the tissue.
    (Cerrah, dokuyu nazikçe ayırmak için keskin olmayan bir alet kullandı.)

  15. His blunt words may have been true, but they were still hurtful.
    (Açık sözlü kelimeleri doğru olabilir ama hala inciticiydi.)

  16. The dull razor was causing irritation on his skin.
    (Kör traş bıçağı cildinde tahrişe neden oluyordu.)

  17. The teacher’s blunt criticism was actually helpful in improving my work.
    (Öğretmenin açık sözlü eleştirisi, işimi geliştirmede gerçekten yardımcı oldu.)

18

  1. The rock had a blunt edge, making it difficult to use as a tool.
    (Taşın keskin olmayan bir kenarı vardı, bu da onu bir araç olarak kullanmayı zorlaştırıyordu.)

  2. His blunt attitude often made him unpopular with his colleagues.
    (Açık sözlü tutumu, meslektaşları arasında sıklıkla popüler olmasını engelledi.)

  3. The blunt force trauma to his head caused a severe concussion.
    (Kafasına uygulanan keskin olmayan kuvvet travması ciddi bir beyin sarsıntısına neden oldu.)

Türkçe Karşılıklar:

  • Keskin olmayan
  • Açık sözlü
  • Keskinliğini yitirmiş
  • Sivri olmayan
  • Mat
  • Doğrudan
  • Eleştirel
  • Sık kullanımdan dolayı keskinliğini yitirmiş
  • Acımasız
  • Keskinleştirilmesi gereken
  • Sorunlu
  • Basit ve doğrudan
  • Yumuşak ve keskin olmayan
  • Şaşırtıcı
  • Keskin olmayan alet
  • İncitici
  • Tahrişe neden olan
  • İşleri geliştirmede yardımcı
  • Araç olarak kullanmayı zorlaştıran
  • Ciddi yaralanmaya neden olan

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.