Blunt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Blunt Nedir?
Blunt, Türkçe’de “keskin olmayan” anlamına gelen bir sıfattır. Bir nesnenin keskinliğinin olmaması veya keskinliğini yitirmesi durumunda kullanılır.
Örnek Cümleler:
-
The knife is blunt and won’t cut through the steak.
(Bıçak keskin değil ve bifteği kesemiyor.) -
His humor is always blunt and sometimes offensive.
(Onun mizahı her zaman keskin olmayan ve bazen rahatsız edici.) -
The scissors have become blunt after frequent use.
(Makaslar sık kullanımdan dolayı keskinliklerini yitirdi.) -
He was very blunt with his criticism, which hurt her feelings.
(Eleştirilerinde çok açık sözlüydü, bu da onun duygularına zarar verdi.) -
The pencil is blunt and needs to be sharpened.
(Kalem mat ve keskinleştirilmeli.) -
His words were blunt and direct, leaving no room for misinterpretation.
(Sözleri keskin ve doğrudu, yanlış yorumlara yer bırakmadı.) -
The saw was too blunt to cut through the thick branch.
(Testere, kalın dalı kesmek için çok keskin değildi.) -
The doctor was blunt in delivering the bad news to the patient.
(Doktor, kötü haberleri hastaya açık bir şekilde söyledi.) -
The blade of the lawnmower had become blunt and needed to be sharpened.
(Çim biçme makinesinin bıçağı keskin olmayan hale gelmişti ve keskinleştirilmesi gerekiyordu.) -
His blunt honesty sometimes got him into trouble.
(Açık sözlülüğü bazen ona sorun çıkardı.) -
The speech was delivered in a blunt and straightforward manner.
(Konuşma keskin ve doğrudan bir şekilde yapıldı.) -
The butter knife is too blunt to cut through the crusty bread.
(Tereyağı bıçağı, çıtır çıtır ekmeği kesmek için çok keskin değil.) -
She was taken aback by his blunt refusal to help her.
(Onun yardım etmeme konusundaki keskin reddinden şaşırdı.) -
The surgeon used a blunt instrument to gently separate the tissue.
(Cerrah, dokuyu nazikçe ayırmak için keskin olmayan bir alet kullandı.) -
His blunt words may have been true, but they were still hurtful.
(Açık sözlü kelimeleri doğru olabilir ama hala inciticiydi.) -
The dull razor was causing irritation on his skin.
(Kör traş bıçağı cildinde tahrişe neden oluyordu.) -
The teacher’s blunt criticism was actually helpful in improving my work.
(Öğretmenin açık sözlü eleştirisi, işimi geliştirmede gerçekten yardımcı oldu.)
18
-
The rock had a blunt edge, making it difficult to use as a tool.
(Taşın keskin olmayan bir kenarı vardı, bu da onu bir araç olarak kullanmayı zorlaştırıyordu.) -
His blunt attitude often made him unpopular with his colleagues.
(Açık sözlü tutumu, meslektaşları arasında sıklıkla popüler olmasını engelledi.) -
The blunt force trauma to his head caused a severe concussion.
(Kafasına uygulanan keskin olmayan kuvvet travması ciddi bir beyin sarsıntısına neden oldu.)
Türkçe Karşılıklar:
- Keskin olmayan
- Açık sözlü
- Keskinliğini yitirmiş
- Sivri olmayan
- Mat
- Doğrudan
- Eleştirel
- Sık kullanımdan dolayı keskinliğini yitirmiş
- Acımasız
- Keskinleştirilmesi gereken
- Sorunlu
- Basit ve doğrudan
- Yumuşak ve keskin olmayan
- Şaşırtıcı
- Keskin olmayan alet
- İncitici
- Tahrişe neden olan
- İşleri geliştirmede yardımcı
- Araç olarak kullanmayı zorlaştıran
- Ciddi yaralanmaya neden olan
Hemen Yorum Yaz