Shrink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shrink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shrink

Shrink kelimesi, Türkçe’de küçülmek, büzülmek, daralmak, küçültmek, azaltmak gibi anlamlara gelir.

1. After washing the sweater, it shrunk a size. (Kazak yıkandıktan sonra bir beden küçüldü.)
2. The company is trying to shrink its carbon footprint. (Şirket karbon ayak izini azaltmaya çalışıyor.)
3. He felt like he was shrinking under the scrutiny of the audience. (İzleyicilerin dikkatli bakışları altında küçüldüğünü hissetti.)
4. The dry weather caused the leather to shrink. (Kuru hava, derinin küçülmesine neden oldu.)
5. She wanted to shrink the size of her book collection. (Kitap koleksiyonunun boyutunu küçültmek istedi.)
6. The business had to shrink its workforce to stay afloat. (İşletme ayakta kalmak için iş gücünü küçültmek zorunda kaldı.)
7. He’s trying to shrink his waistline by eating healthier. (Daha sağlıklı beslenerek bel çevresini küçültmeye çalışıyor.)
8. The artist used a shrink technique to fit his artwork on a smaller canvas. (Sanatçı, çalışmasını daha küçük bir tuvale sığdırmak için bir küçültme teknik kullandı.)
9. The city decided to shrink the number of lanes on the highway. (Şehir, otoyoldaki şerit sayısını azaltmaya karar verdi.)
10. The house looked smaller after they shrunk the furniture. (Mobilyaları küçülttükten sonra ev daha küçük görünüyordu.)
11. The company had to shrink its budget due to economic downturn. (Şirket, ekonomik durgunluk nedeniyle bütçesini küçültmek zorunda kaldı.)
12. The hot water caused the sweater to shrink. (Sıcak su, kazak küçülmesine neden oldu.)
13. She felt her world shrink after her husband’s death. (Kocasının ölümünden sonra dünyasının küçüldüğünü hissetti.)
14. The store used a shrink wrap to package the products. (Mağaza ürünleri paketlemek için küçültme filmi kullandı.)
15. The economy will shrink if we don’t take measures to prevent inflation. (Enflasyonu önlemek için önlem almazsak ekonomi küçülecek.)
16. The company had to shrink its product line to focus on its core business. (Şirket, ana işine odaklanmak için ürün yelpazesini küçültmek zorunda kaldı.)
17. The fabric shrunk in the dryer. (Kumaş kurutucuda küçüldü.)
18. The shrink in the TV show helped the character overcome his trauma. (TV programındaki psikolog karakterin travmasını yenmesine yardımcı oldu.)
19. He was asked to shrink the image to fit it on the website. (Resmi web sitesine sığdırmak için görüntüy

küçültmesi istendi.)
20. The company decided to shrink its office space to save on rent. (Kira giderlerinden tasarruf etmek için şirket ofis alanını küçültmeye karar verdi.)