Shove İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shove İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shove Nedir?

Shove, “itmek” anlamına gelen bir fiildir. İnsanlar veya nesneler tarafından itilerek hareket ettirilirler.

Örnek cümleler:

1. I accidentally shoved my friend while trying to grab my phone. (Telefonumu almaya çalışırken arkadaşımı yanlışlıkla ittim.)
2. He shoved me out of the way to get to the front of the line. (Sıranın önüne geçmek için beni iterek kenara attı.)
3. The crowd shoved and pushed to get a better view of the concert. (Kalabalık, konseri daha iyi görmek için ittirip kakıştı.)
4. She shoved the table against the wall to make more room. (Daha fazla yer açmak için masayı duvara itti.)
5. The bully shoved the smaller kid to the ground. (Zorba, daha küçük olan çocuğu yere itti.)
6. I had to shove the door open because it was stuck. (Kapı sıkıştığı için iterek açmam gerekiyordu.)
7. He angrily shoved his chair back from the table. (Kızgınca sandalyesini masadan geriye doğru itti.)
8. The movers had to shove the couch through the narrow doorway. (Taşıyıcılar, kanepeyi dar kapıdan itmek zorunda kaldılar.)
9. She gently shoved her dog away from her plate of food. (Yemeği önünden uzaklaştırmak için köpeğini nazikçe itti.)
10. The team captain shoved his players into position before the game started. (Oyun başlamadan önce takım kaptanı oyuncularını pozisyona itti.)
11. She shoved her hands into her pockets to keep them warm. (Ellerini sıcak tutmak için cebine itti.)
12. He shoved the book into his backpack and headed out the door. (Kitabı sırt çantasına itti ve kapıdan çıktı.)
13. The waves were so strong that they shoved the boat towards the shore. (Dalgalar o kadar güçlüydü ki tekneyi kıyıya doğru ittiler.)
14. The teacher had to shove the desks around to make room for the new students. (Öğretmen, yeni öğrenciler için yer açmak için sıraları itmek zorunda kaldı.)
15. The bus driver had to shove the passengers aside to make room for a wheelchair. (Otobüs şoförü, tekerlekli sandalye için yer açmak için yolcuları kenara itmek zorunda kaldı.)
16. He shoved his hands in his pockets and walked away without saying goodbye. (Ellerini cebine itti ve elveda demeden uzaklaştı.)
17. The wind was so strong that it shoved the trees back and forth. (Rüzgar o kadar güçlüydü ki ağaçları geriye doğru itti.)
18. The bouncer had to shove the unruly patron out of the bar. (Gürültücü müşteriyi bardan dışarı itmek zorunda kaldı.)
19. She shoved the dirty dishes into the sink and

20. The child kept trying to shove the square block into the round hole. (Çocuk, kare bloğu yuvarlak deliğe itmeye çalışıyordu.)

(Türkçe karşılıkları cümlelerin sonunda verilmiştir.)

Türkçe Karşılıklar:

1. yanlışlıkla itmek
2. kenara itmek
3. ittirip kakışmak
4. itmek
5. yere itmek
6. iterek açmak
7. geriye doğru itmek
8. itmek
9. itmek
10. pozisyona itmek
11. itmek
12. itmek
13. itmek
14. itmek
15. kenara itmek
16. itmek, uzaklaşmak
17. itmek
18. dışarı itmek
19. itmek
20. itmeye çalışmak