Blearily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blearily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blearily

İlk olarak “blearily” kelimesi, “mahmur bir şekilde, uyku sersemliğiyle” gibi anlamlara gelir.

  1. I woke up blearily and stumbled to the bathroom. (Mahmur bir şekilde uyandım ve banyoya sendeledim.)
  2. The students arrived blearily to the early morning lecture. (Öğrenciler erken saatteki derse mahmur bir şekilde geldiler.)
  3. The tired traveler blearily looked for his passport in his bag. (Yorgun gezgin pasaportunu çantasında mahmur bir şekilde aradı.)
  4. The baby rubbed his bleary eyes and yawned. (Bebek, mahmur gözlerini ovdu ve esnedi.)
  5. The employees worked blearily through the night to meet the deadline. (Çalışanlar, son teslim tarihine yetişmek için gece boyunca mahmur bir şekilde çalıştılar.)
  6. She answered the phone blearily, not realizing what time it was. (Telefonu mahmur bir şekilde açtı, saat kaç olduğunu fark etmeden.)
  7. After staying up all night studying, I stumbled into my exam bleary-eyed. (Tüm gece çalışarak uyumayan ben, sınavıma mahmur gözlerle girdim.)
  8. The driver yawned blearily, struggling to stay awake on the long drive. (Sürücü, uzun sürüşte uyanık kalmaya çalışarak mahmur bir şekilde esnedi.)
  9. The party-goers left the club blearily in the early morning hours. (Partiye katılanlar, erken saatlerde kulüpten mahmur bir şekilde çıktılar.)
  10. The hangover left him feeling blearily all day. (Ağrı kesici, onu tüm gün mahmur bir şekilde hissettirdi.)
  11. The actress arrived at the film set blearily, having worked late the night before. (Oyuncu, geç saatlere kadar çalıştığı için mahmur bir şekilde film setine geldi.)
  12. The hiker stumbled blearily down the mountain after a long day of hiking. (Yürüyüş yaparak geçirdiği uzun bir günün ardından, yorgun dağcı mahmur bir şekilde aşağıya doğru sendeledi.)
  13. The programmer stared blearily at the computer screen, trying to fix a bug. (Programcı, bir hata düzeltmeye çalışırken mahmur gözlerle bilgisayar ekranına baktı.)
  14. The flight attendant yawned blearily as she served breakfast to the passengers. (Uçuş görevlisi, yolculara kahvaltı servis ederken mahmur bir şekilde esnedi.)
  15. The musician played blearily at the late night gig, having had little sleep. (Müzisyen, az uyuyarak geçirdiği bir gece sonrası geç saatli konserde mahmur bir şekilde çaldı.)
  16. The dog yawned blearily and went back to sleep. (Köpek mahmur bir şekilde esnedi ve yeniden uyudu.)
  17. The early morning jogger ran blearily through the park, still waking up. (Erken saat

te koşan sporcu hala uyanmaya çalışırken mahmur bir şekilde parkta koştu.)
18. The office worker rubbed his bleary eyes after staring at the computer screen for hours. (Ofis çalışanı, saatlerce bilgisayar ekranına bakarak mahmur gözlerini ovdu.)

  1. The chef arrived at work blearily after a long night in the kitchen. (Şef, mutfakta geçirdiği uzun bir gece sonrası mahmur bir şekilde işe geldi.)
  2. The party guests left the house blearily, tired after a long night of dancing. (Parti konukları, dans etmekten yorgun düştükleri uzun bir gece sonrası mahmur bir şekilde evden ayrıldılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.