Shout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Shout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Yüksek sesle bağırmak veya haykırmak.

Örnek Cümleler:

  1. She shouted for help when she saw the fire. (O, yangın gördüğünde yardım istemek için bağırdı.)
  2. Don’t shout, you’ll wake up the baby. (Bağırmayın, bebeği uyandıracaksınız.)
  3. The coach shouted instructions to the players. (Antrenör, oyunculara talimatlar vermek için bağırdı.)
  4. I heard someone shouting my name from across the street. (Sokakın karşısından benim adımı bağıran birini duydum.)
  5. The children shouted with excitement as they ran to the amusement park. (Çocuklar eğlence parkına koşarken heyecanla bağırdılar.)
  6. The angry customer started shouting at the cashier. (Sinirli müşteri kasada bağırmaya başladı.)
  7. The singer shouted out the lyrics to the crowd. (Şarkıcı, kalabalığa şarkı sözlerini bağırarak söyledi.)
  8. He had to shout over the noise of the traffic to be heard. (Duymak için trafik gürültüsünün üstünde bağırmak zorunda kaldı.)
  9. My friend shouted in my ear at the concert and I couldn’t hear properly for hours. (Arkadaşım konserde kulağıma bağırdı ve saatlerce düzgün duyamadım.)
  10. The football fans shouted insults at the opposing team’s players. (Futbol taraftarları rakip takım oyuncularına hakaretler bağırdılar.)
  11. She shouted out in pain when she stubbed her toe. (Parmak ayağını çarptığında acıdan bağırdı.)
  12. The teacher shouted at the students to be quiet. (Öğretmen öğrencilere sessiz olmaları için bağırdı.)
  13. The angry boss shouted at his employees for making mistakes. (Sinirli patron hatalar yaptığı için çalışanlarına bağırdı.)
  14. The coach shouted encouragement to the team during the game. (Antrenör, maç sırasında takıma teşviklerde bulunmak için bağırdı.)
  15. The hiker shouted for help when she got lost in the woods. (Yürüyüşçü, ormanda kaybolunca yardım istemek için bağırdı.)
  16. He shouted his love for her from the top of the mountain. (Aşkını dağın tepesinden bağırdı.)
  17. The little girl shouted with joy when she saw the ice cream truck. (Kamyonu gördüğünde küçük kız sevinçle bağırdı.)
  18. The politician shouted his message to the crowd during the rally. (Politikacı, miting sırasında kalabalığa mesajını bağırarak iletti.)
  19. The parents shouted at their children to get ready for school. (Ebeveynler, çocuklarının okula haz

ırlıklarını yapmaları için bağırdılar.)
20. The fans shouted the team’s name as they scored the winning goal. (Takım galibiyet golünü attığında taraftarlar takımın adını bağırdılar.)

Türkçe Karşılıkları:

  • Bağırmak
  • Yüksek sesle haykırmak
  • Söylemek
  • Yardım istemek için bağırmak
  • Sesini yükseltmek
  • Heyecanla bağırmak
  • Kızgın bir şekilde bağırmak
  • Şarkı sözlerini bağırmak
  • Gürültü arasında bağırmak
  • Yüksek sesle konuşmak
  • Acıdan bağırmak
  • Sessiz olmaları için bağırmak
  • Sinirlenerek bağırmak
  • Takımı teşvik etmek için bağırmak
  • Yardım istemek için bağırmak
  • Aşkını bağırmak
  • Sevinçle bağırmak
  • Mesajını bağırmak
  • Çocukları uyarmak için bağırmak
  • Takımın adını bağırmak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.