Series İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Series İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Series

Series, birbiri ardına gelen veya birbirine bağlı olan şeylerin dizisi anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The Walking Dead is one of the most popular series on television. (The Walking Dead televizyonda en popüler serilerden biridir.)
2. I just finished reading the Harry Potter series. (Harry Potter serisini okumayı bitirdim.)
3. The teacher asked the students to complete the series of numbers. (Öğretmen öğrencilerden sayı dizisini tamamlamalarını istedi.)
4. The marathon runner completed a series of races over the course of a year. (Maraton koşucusu bir yıl boyunca bir dizi yarışı tamamladı.)
5. I’m excited for the next series of concerts by my favorite band. (En sevdiğim grubun bir sonraki konser serisi için heyecanlıyım.)
6. The detective solved a series of crimes in the city. (Dedektif şehirde bir dizi suçu çözdü.)
7. The artist created a series of paintings based on different emotions. (Sanatçı, farklı duygulara dayanan bir dizi tablo oluşturdu.)
8. The company released a new series of smartphones. (Şirket yeni bir dizi akıllı telefon piyasaya sürdü.)
9. The athlete won a series of medals at the Olympics. (Sporcu Olimpiyatlar’da bir dizi madalya kazandı.)
10. The scientist conducted a series of experiments to test the theory. (Bilim adamı teoriyi test etmek için bir dizi deney yaptı.)
11. The author wrote a series of books about a fictional world. (Yazar hayalî bir dünya hakkında bir dizi kitap yazdı.)
12. The museum displayed a series of artifacts from ancient civilizations. (Müze eski medeniyetlerden bir dizi eser sergiledi.)
13. The company released a limited series of sneakers that sold out quickly. (Şirket hızlıca tükenen sınırlı sayıda spor ayakkabı serisi piyasaya sürdü.)
14. The musician released a series of singles leading up to the release of her album. (Müzisyen albümünün yayınlanmasından önce bir dizi single yayınladı.)
15. The chef prepared a series of dishes showcasing local ingredients. (Şef yerel malzemeleri sergileyen bir dizi yemek hazırladı.)
16. The actor starred in a popular series that ran for several seasons. (Oyuncu birkaç sezon boyunca devam eden popüler bir dizide başroldeydi.)
17. The team won a series of games in a row, propelling them to the playoffs. (Takım üst üste bir dizi oyun kazandı ve playoff’lara yükseldi.)
18. The fashion designer released a series of clothing collections each season. (Moda tasarımcısı her sezon bir dizi kıyafet koleksiyonu yayınladı.)
19. The politician delivered a series of speeches outlining his platform. (Politikacı, platformunu açıklayan bir dizi

konuşma yaptı.)
20. The TV network aired a series of documentaries about the history of space exploration. (TV ağı, uzay keşfinin tarihine ilişkin bir dizi belgesel yayınladı.)

(TV ağı, uzay keşfinin tarihine ilişkin bir dizi belgesel yayınladı.)