Self-Effacing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Self-Effacing Nedir?
Self-effacing, kişinin kendini ve kendi başarısını alçakgönüllülük ve öz eleştiriyle göstermesi durumunu ifade eder.
Örnek Cümleler:
- I don’t deserve this award, there are so many others who are more deserving. (Bu ödülü hak etmiyorum, daha çok hak eden insanlar var.)
- She always downplays her achievements, even though she’s incredibly talented. (O, her zaman başarılarını küçümsüyor, oysa inanılmaz yetenekli.)
- He’s too self-effacing to promote himself properly. (O, kendini doğru şekilde tanıtmak için çok alçakgönüllü.)
- Despite her talent, she remains self-effacing and humble. (Yeteneğine rağmen, o mütevazi ve alçakgönüllü kalmaya devam ediyor.)
- He gave all the credit to his team, being self-effacing as always. (O, her zaman olduğu gibi kendini alçakgönüllü göstererek tüm krediyi ekibine verdi.)
- The author is known for his self-effacing writing style, always putting the story before himself. (Yazar, kendisinden önce hikayeyi koyarak her zaman alçakgönüllü bir yazım tarzıyla tanınır.)
- She apologized for her mistakes in a self-effacing manner. (Hatalarından dolayı kendini öz eleştiri ile özür dileyerek.)
- Despite his success, he remains self-effacing and always puts others first. (Başarısına rağmen, her zaman başkalarını öne koyarak mütevazi kalır.)
- He always deflects compliments, being too self-effacing to accept them. (Kendini kabul etmek için çok alçakgönüllü olduğundan, her zaman iltifatları reddeder.)
- The comedian’s self-effacing humor endeared him to the audience. (Komedyenin kendini alçakgönüllü bir şekilde kullanarak yaptığı mizah izleyicilerin gönlünü kazandı.)
- She never boasts about her accomplishments, instead being self-effacing and gracious. (Başarılarıyla övünmez, bunun yerine alçakgönüllü ve zarif bir şekilde davranır.)
- He’s so self-effacing that sometimes people don’t realize how accomplished he really is. (O kadar alçakgönüllü ki bazen insanlar gerçekten ne kadar başarılı olduğunu fark etmezler.)
- Despite his fame, he remains self-effacing and avoids the spotlight. (Ününe rağmen mütevazi kalmaya devam ediyor ve spot ışıklarından kaçınıyor.)
- Her self-effacing demeanor belies her inner strength and determination. (Kendini alçakgönüllü bir şekilde göstermesi içindeki güç ve kararlılığı saklıyor.)
- He always puts others before himself, showing a self-effacing generosity. (Her zaman kendinden önce başkalarını düşünerek kendini al
- The politician’s self-effacing remarks were a refreshing change from the usual political speeches. (Politikacının kendini alçakgönüllü bir şekilde ifade etmesi, genellikle yapılan siyasi konuşmalardan farklı ve hoş bir değişiklikti.)
- She was uncomfortable with praise and always responded in a self-effacing manner. (O, övgüye rahatsız oluyordu ve her zaman kendini alçakgönüllü bir şekilde cevap veriyordu.)
- His self-effacing personality endeared him to everyone he met. (Kendini alçakgönüllü bir şekilde göstermesi, tanıştığı herkesin sevgisini kazandırdı.)
- She never takes all the credit, always being self-effacing and acknowledging the contributions of others. (Her zaman kendine tüm krediyi almaz, kendini alçakgönüllü bir şekilde gösterir ve diğerlerinin katkılarını kabul eder.)
- Despite her success, she remains self-effacing and never forgets her humble beginnings. (Başarısına rağmen mütevazi kalmaya devam ediyor ve mütevazı başlangıçlarını asla unutmuyor.)
Hemen Yorum Yaz