Self-Effacing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Self-Effacing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Self-Effacing Nedir?

Self-effacing, kişinin kendini ve kendi başarısını alçakgönüllülük ve öz eleştiriyle göstermesi durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. I don’t deserve this award, there are so many others who are more deserving. (Bu ödülü hak etmiyorum, daha çok hak eden insanlar var.)
  2. She always downplays her achievements, even though she’s incredibly talented. (O, her zaman başarılarını küçümsüyor, oysa inanılmaz yetenekli.)
  3. He’s too self-effacing to promote himself properly. (O, kendini doğru şekilde tanıtmak için çok alçakgönüllü.)
  4. Despite her talent, she remains self-effacing and humble. (Yeteneğine rağmen, o mütevazi ve alçakgönüllü kalmaya devam ediyor.)
  5. He gave all the credit to his team, being self-effacing as always. (O, her zaman olduğu gibi kendini alçakgönüllü göstererek tüm krediyi ekibine verdi.)
  6. The author is known for his self-effacing writing style, always putting the story before himself. (Yazar, kendisinden önce hikayeyi koyarak her zaman alçakgönüllü bir yazım tarzıyla tanınır.)
  7. She apologized for her mistakes in a self-effacing manner. (Hatalarından dolayı kendini öz eleştiri ile özür dileyerek.)
  8. Despite his success, he remains self-effacing and always puts others first. (Başarısına rağmen, her zaman başkalarını öne koyarak mütevazi kalır.)
  9. He always deflects compliments, being too self-effacing to accept them. (Kendini kabul etmek için çok alçakgönüllü olduğundan, her zaman iltifatları reddeder.)
  10. The comedian’s self-effacing humor endeared him to the audience. (Komedyenin kendini alçakgönüllü bir şekilde kullanarak yaptığı mizah izleyicilerin gönlünü kazandı.)
  11. She never boasts about her accomplishments, instead being self-effacing and gracious. (Başarılarıyla övünmez, bunun yerine alçakgönüllü ve zarif bir şekilde davranır.)
  12. He’s so self-effacing that sometimes people don’t realize how accomplished he really is. (O kadar alçakgönüllü ki bazen insanlar gerçekten ne kadar başarılı olduğunu fark etmezler.)
  13. Despite his fame, he remains self-effacing and avoids the spotlight. (Ününe rağmen mütevazi kalmaya devam ediyor ve spot ışıklarından kaçınıyor.)
  14. Her self-effacing demeanor belies her inner strength and determination. (Kendini alçakgönüllü bir şekilde göstermesi içindeki güç ve kararlılığı saklıyor.)
  15. He always puts others before himself, showing a self-effacing generosity. (Her zaman kendinden önce başkalarını düşünerek kendini al
  1. The politician’s self-effacing remarks were a refreshing change from the usual political speeches. (Politikacının kendini alçakgönüllü bir şekilde ifade etmesi, genellikle yapılan siyasi konuşmalardan farklı ve hoş bir değişiklikti.)
  2. She was uncomfortable with praise and always responded in a self-effacing manner. (O, övgüye rahatsız oluyordu ve her zaman kendini alçakgönüllü bir şekilde cevap veriyordu.)
  3. His self-effacing personality endeared him to everyone he met. (Kendini alçakgönüllü bir şekilde göstermesi, tanıştığı herkesin sevgisini kazandırdı.)
  4. She never takes all the credit, always being self-effacing and acknowledging the contributions of others. (Her zaman kendine tüm krediyi almaz, kendini alçakgönüllü bir şekilde gösterir ve diğerlerinin katkılarını kabul eder.)
  5. Despite her success, she remains self-effacing and never forgets her humble beginnings. (Başarısına rağmen mütevazi kalmaya devam ediyor ve mütevazı başlangıçlarını asla unutmuyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.