Schmoozing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Schmoozing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Schmoozing Nedir?

Schmoozing, özellikle iş dünyasında kullanılan bir terimdir ve samimi ve etkileyici bir şekilde konuşarak insanlarla bağ kurmayı, arkadaş edinmeyi veya ilişkileri güçlendirmeyi ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. I was schmoozing with the CEO at the company party last night. (Dün gece şirket partisinde CEO ile samimi bir şekilde sohbet ediyordum.)
  2. It’s important to schmooze with clients in order to build strong relationships. (Güçlü ilişkiler kurmak için müşterilerle samimi ilişkiler kurmak önemlidir.)
  3. He’s always schmoozing with his coworkers in hopes of getting a promotion. (Terfi almak umuduyla sürekli meslektaşlarıyla samimi bir şekilde konuşuyor.)
  4. The politician was schmoozing with donors at the fundraiser. (Bağışçılarla yardım toplantısında politikacı samimi bir şekilde konuştu.)
  5. She’s a great schmoozer and can charm anyone she meets. (Harika bir arkadaş edinme becerisine sahip ve tanıştığı herkesi etkileyebilir.)
  6. I don’t have time to schmooze with my coworkers today, I have too much work to do. (Bugün meslektaşlarımla samimi bir şekilde konuşacak zamanım yok, yapacak çok işim var.)
  7. Schmoozing is an important skill for anyone in sales. (Satış yapan herkes için samimi bir şekilde konuşmak önemli bir beceridir.)
  8. She’s always schmoozing with the boss, hoping to get a raise. (Maaş artışı umuduyla patronla sürekli samimi bir şekilde konuşuyor.)
  9. He’s a master of schmoozing and can make anyone feel comfortable in his presence. (Samimi bir şekilde konuşmada uzman ve varlığıyla herkesi rahat hissettirebilir.)
  10. The conference was a great opportunity for schmoozing and networking with other professionals. (Konferans, diğer profesyonellerle samimi bir şekilde konuşmak ve ağ kurmak için harika bir fırsattı.)
  11. She spent the whole evening schmoozing with the important guests at the party. (Partideki önemli konuklarla tüm gece samimi bir şekilde konuştu.)
  12. The new employee was a natural at schmoozing and quickly became popular with his coworkers. (Yeni çalışan, samimi bir şekilde konuşmakta doğal bir yeteneğe sahipti ve hızla meslektaşları arasında popüler oldu.)
  13. I always try to schmooze with the receptionist, as they are the gatekeepers to the important people in the company. (Şirketteki önemli kişilere ulaşımın kapısını açan resepsiyonistle her zaman samimi bir şekilde konuşmaya çalışırım.)
  14. Schmoozing isn’t just about making small talk, it’s about building genuine

relationships with people. (Samimi bir şekilde konuşmak sadece küçük konuşmalar yapmaktan ibaret değil, insanlarla gerçek ilişkiler kurmakla ilgilidir.)
15. The sales team spent the day schmoozing with potential clients at the trade show. (Satış ekibi, fuarı ziyaret eden potansiyel müşterilerle samimi bir şekilde konuşarak günlerini geçirdi.)

  1. Schmoozing is a great way to break the ice and make new connections. (Samimi bir şekilde konuşmak, buzları kırmak ve yeni bağlantılar kurmak için harika bir yoldur.)
  2. She was able to schmooze her way into the exclusive party, even though she wasn’t on the guest list. (Misafir listesinde olmadığı halde, özel partiye samimi bir şekilde konuşarak girmeyi başardı.)
  3. Schmoozing with coworkers can make work more enjoyable and create a positive work environment. (Meslektaşlarla samimi bir şekilde konuşmak, çalışmayı daha keyifli hale getirir ve olumlu bir çalışma ortamı oluşturabilir.)
  4. He’s not very good at schmoozing and often comes across as awkward in social situations. (Samimi bir şekilde konuşmakta çok iyi değil ve sosyal durumlarda sık sık garip görünebiliyor.)
  5. The politician’s schmoozing paid off and he was able to secure the endorsement of a prominent community leader. (Politikacının samimi konuşması işe yaradı ve önde gelen bir topluluk liderinin desteğini sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.