Saunter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saunter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saunter Nedir?

Saunter, yavaş yavaş, rahatça yürümek anlamına gelir. Sauntering yapmak, keyifli bir yürüyüş yapmak demektir.

Örnek Cümleler:

  1. I love to saunter along the beach and listen to the sound of the waves. (Sahilde yavaş yavaş yürümeyi ve dalgaların sesini dinlemeyi seviyorum.)
  2. She sauntered through the park, admiring the flowers. (Çiçekleri hayranlıkla izleyerek parkta yavaş yavaş yürüdü.)
  3. He sauntered into the room, looking relaxed and confident. (Rahat ve kendinden emin bir şekilde odaya yavaşça girdi.)
  4. We decided to saunter around the city and see the sights. (Şehirde dolanıp, manzaraları görmeye karar verdik.)
  5. They sauntered hand in hand along the riverbank, enjoying the peaceful scenery. (Huzurlu manzaranın tadını çıkartarak, el ele nehir kenarında yürüdüler.)
  6. She sauntered up to the bar and ordered a drink. (Bara yavaşça yaklaşıp, bir içki siparişi verdi.)
  7. He sauntered down the street, whistling a tune. (Sokağı aşağı yavaşça yürüyerek, bir melodi mırıldandı.)
  8. They sauntered into the museum, eager to explore the exhibits. (Müzeye yavaşça girdiler ve sergileri keşfetmek için sabırsızlandılar.)
  9. The couple sauntered through the park, enjoying each other’s company. (Çift, birbirlerinin şirketinde keyifli bir yürüyüş yaparak parkı gezdi.)
  10. She sauntered up to the stage, ready to give her speech. (Sahneye yavaşça yaklaştı ve konuşmasını yapmak için hazırdı.)
  11. They sauntered around the market, looking for souvenirs to take home. (Eve götürecekleri hediyeler arayarak pazarda dolandılar.)
  12. He sauntered into the office, late as usual. (Geleneksel olarak geç kalan bir şekilde ofise yavaşça girdi.)
  13. She sauntered through the library, browsing the books. (Kitapları gözden geçirerek, kütüphanenin içinde yavaşça yürüdü.)
  14. They sauntered along the trail, taking in the beautiful scenery. (Güzel manzarayı izleyerek yolda yavaşça yürüdüler.)
  15. He sauntered over to the group and introduced himself. (Gruba yavaşça yaklaşıp, kendini tanıttı.)
  16. She sauntered through the party, socializing with everyone. (Herkese sosyalleşerek parti içinde yavaşça gezindi.)
  17. They sauntered around the amusement park, trying out all the rides. (Tüm eğlenceleri

deneyerek eğlence parkında yavaşça gezindiler.)
18. He sauntered out of the cinema, humming the movie’s theme song. (Sinemadan yavaşça çıkarak, filmin tema şarkısını mırıldandı.)

  1. She sauntered through the crowd, searching for her friend. (Arkadaşını arayarak, kalabalık içinde yavaşça ilerledi.)
  2. They sauntered through the countryside, enjoying the fresh air and scenery. (Taze havanın ve manzaranın tadını çıkararak, kırsalda yavaşça yürüdüler.)

(Çeviri kaynak: Kendim)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.