Saddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Saddle Nedir?


Saddle, at binmek için yapılmış bir eşyadır. Genellikle atın sırtına yerleştirilir ve binicinin oturması için tasarlanmıştır.

Örnek Cümleler:


1. I need to adjust the saddle on my horse before we go for a ride. (Atımın üzerinde binmeden önce eyeri ayarlamam gerekiyor.)
2. She sat on the saddle and took the reins in her hands. (Eyerin üzerine oturdu ve dizginleri eline aldı.)
3. The saddle on this horse is too small for me. (Bu atın eyeri benim için çok küçük.)
4. He had trouble fitting the saddle onto the horse’s back. (Atın sırtına eyer yerleştirme konusunda zorluk yaşadı.)
5. The leather saddle was old and worn, but still comfortable. (Deri eyer eski ve yıpranmıştı, ancak hala rahattı.)
6. The saddle slipped to one side as the horse galloped. (At hızlandıkça eyer bir tarafa kaydı.)
7. She rode bareback because she didn’t have a saddle. (Eyeri olmadığı için atı çıplak sırtında binmek zorunda kaldı.)
8. The saddle was decorated with silver buckles and studs. (Eyer gümüş tokalar ve perçinlerle süslenmişti.)
9. He tightened the saddle straps before mounting the horse. (Ata binmeden önce eyer kayışlarını sıktı.)
10. The saddle was too heavy for her to lift on her own. (Eyer tek başına kaldıramayacağı kadar ağırdı.)
11. The horse bucked and the rider was thrown from the saddle. (At tepindi ve binici eyerden fırladı.)
12. He placed the saddle pad on the horse’s back before putting on the saddle. (Eyeri takmadan önce atın sırtına eyer pedi yerleştirdi.)
13. The saddle was made of high-quality leather and was very expensive. (Eyer yüksek kaliteli deriden yapılmıştı ve çok pahalıydı.)
14. She adjusted the stirrups on the saddle to fit her height. (Eyerdeki ayaklıkları boyuna uygun şekilde ayarladı.)
15. The saddle had a horn at the front that the rider could hold onto. (Eyerin önünde binicinin tutunabileceği bir boynuz vardı.)
16. He lifted the saddle onto the horse’s back and fastened the buckles. (Eyeri ata kaldırdı ve tokaları bağladı.)
17. She felt more secure with the saddle on the horse. (Eyerin atın üzerinde olmasıyla daha güvende hissetti.)
18. The saddle was damaged when the horse stumbled and fell. (At sendelediğinde ve düştüğünde eyer zarar gördü.)
19. The saddle maker had a workshop where he crafted each saddle by hand. (Eyer yapımcısı, her eyeri el işçiliğiyle yaptığı bir atölyesi vardı.)
20. The horse reared up and the

rider lost his grip on the saddle. (At geriye doğru kalktı ve binici eyerden tutunamadı.)

  1. Binmeye çıkmadan önce atımın eyerini ayarlamam gerekiyor.
  2. Eyerin üzerine oturdu ve dizginleri eline aldı.
  3. Bu atın eyeri benim için çok küçük.
  4. Atın sırtına eyer yerleştirme konusunda zorluk yaşadı.
  5. Deri eyer eski ve yıpranmıştı, ancak hala rahattı.
  6. At hızlandıkça eyer bir tarafa kaydı.
  7. Eyeri olmadığı için atı çıplak sırtında binmek zorunda kaldı.
  8. Eyer gümüş tokalar ve perçinlerle süslenmişti.
  9. Ata binmeden önce eyer kayışlarını sıktı.
  10. Eyer tek başına kaldıramayacağı kadar ağırdı.
  11. At tepindi ve binici eyerden fırladı.
  12. Eyeri takmadan önce atın sırtına eyer pedi yerleştirdi.
  13. Eyer yüksek kaliteli deriden yapılmıştı ve çok pahalıydı.
  14. Eyerdeki ayaklıkları boyuna uygun şekilde ayarladı.
  15. Eyerin önünde binicinin tutunabileceği bir boynuz vardı.
  16. Eyeri ata kaldırdı ve tokaları bağladı.
  17. Eyer atın üzerinde olduğunda daha güvenli hissetti.
  18. At sendelediğinde ve düştüğünde eyer zarar gördü.
  19. Eyer yapımcısı, her eyeri el işçiliğiyle yaptığı bir atölyesi vardı.
  20. At geriye doğru kalktı ve binici eyerden tutunamadı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.