Sadden İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sadden İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sadden Anlamı:

Sadden, üzüntü, hüzün veya hayal kırıklığına neden olan bir durumu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. The news of her friend’s death saddened her deeply. (Arkadaşının ölüm haberi onu derinden üzdü.)
2. It saddens me to see so much hatred in the world. (Dünyada bu kadar çok nefret görmek beni üzüyor.)
3. The cancellation of the concert saddened his fans. (Konserin iptali hayranlarını üzdü.)
4. Seeing the poor living conditions of the refugees saddened her. (Mültecilerin kötü yaşam koşullarını görmek onu üzdü.)
5. The loss of his job has saddened him. (İşini kaybetmek onu üzdü.)
6. The failure of the project saddened the entire team. (Projenin başarısız olması tüm ekibi üzdü.)
7. The death of the famous actor saddened his fans. (Ünlü oyuncunun ölümü hayranlarını üzdü.)
8. It saddens me to see how much pollution is destroying our planet. (Gezegenimizi ne kadar kirlettiğimizi görmek beni üzüyor.)
9. The breakup with his girlfriend has saddened him. (Kız arkadaşıyla ayrılması onu üzdü.)
10. The news of the natural disaster saddened the whole nation. (Doğal afet haberi tüm ulkeyi üzdü.)
11. The sight of the homeless people saddened her. (Evsiz insanların görüntüsü onu üzdü.)
12. His failure to graduate from university saddened his parents. (Üniversiteden mezun olamaması ebeveynlerini üzdü.)
13. The loss of his beloved pet dog saddened him greatly. (Sevgili köpeğini kaybetmek onu çok üzdü.)
14. The news of the terrorist attack saddened everyone. (Terörist saldırı haberleri herkesi üzdü.)
15. The breakup of her parents’ marriage saddened her. (Ebeveynlerinin boşanması onu üzdü.)
16. The failure of the business venture saddened the investors. (İş girişiminin başarısız olması yatırımcıları üzdü.)
17. The illness of his close friend saddened him. (Yakın arkadaşının hastalığı onu üzdü.)
18. It saddens me to see how many people are still suffering from poverty. (Hala kaç kişinin yoksulluk içinde olduğunu görmek beni üzüyor.)
19. The death of his grandfather saddened him deeply. (Dedesi’nin ölümü onu derinden üzdü.)
20. The news of the plane crash saddened the families of the victims. (Uçak kazası haberleri kurbanların ailelerini üzdü.)

21. The closure of the local library saddened the book lovers. (Yerel kütüphanenin kapanması kitap severleri üzdü.)
22. The divorce of his best friend saddened him as he knew how much they loved each other. (En yakın arkadaşının boşanması onu üzdü çünkü ne kadar çok sevdiklerini biliyordu.)
23. It saddens me to see how many animals are being mistreated and abused. (Kaç hayvanın kötü muamele gördüğünü ve istismar edildiğini görmek beni üzüyor.)
24. The rejection of his job application saddened him, as he had put in a lot of effort. (İş başvurusunun reddedilmesi onu üzdü, çünkü çok çaba harcamıştı.)
25. The news of the school shooting saddened the whole community. (Okulda silahlı saldırı haberleri tüm toplumu üzdü.)
26. The loss of his favorite team in the championship game saddened him. (Favori takımının şampiyonada kaybetmesi onu üzdü.)
27. The end of the summer vacation saddened the children. (Yaz tatilinin sonu çocukları üzdü.)
28. It saddens me to see how many people are still discriminated against because of their race, religion, or gender. (Hala kaç kişinin ırkı, dinleri veya cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını görmek beni üzüyor.)
29. The death of a close family member saddened him and his family. (Yakın bir aile üyesinin ölümü onu ve ailesini üzdü.)
30. The news of the famine in the developing countries saddened her. (Gelişmekte olan ülkelerdeki kıtlık haberleri onu üzdü.)