Rustling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustling

Rustling, İngilizce bir kelime olup, Türkçe anlamı çıtırtı, hışıltı, hafif sesler çıkarmak veya hayvan çalmak anlamına gelir.

1. The rustling of leaves in the wind was the only sound in the forest. (Yaprakların rüzgarda çıtırtısından başka ormanda hiçbir ses yoktu.)
2. He could hear the rustling of paper as he walked past the office. (Ofisin yanından geçerken kağıt çıtırtılarını duyabiliyordu.)
3. The rustling of the curtains woke her up. (Perdelerin hışıltısı onu uyandırdı.)
4. The thief was caught rustling cattle. (Hırsız hayvan çalarken yakalandı.)
5. The rustling of silk against her skin was a pleasant sensation. (İpeğin cildine sürtünme sesi hoş bir hissiyat yarattı.)
6. The rustling of the newspaper annoyed the other passengers on the train. (Gazetenin çıtırtısı, trendeki diğer yolcuları rahatsız etti.)
7. She heard the rustling of footsteps in the hallway. (Koridorda ayak seslerinin hışıltısını duydu.)
8. The rustling of the bushes alerted him to the presence of a wild animal. (Çalılıkların hışıltısı, yabani bir hayvanın varlığına dikkatini çekti.)
9. The rustling of the bedsheet woke him up. (Çarşafın çıtırtısı onu uyandırdı.)
10. He could hear the rustling of coins in his pocket. (Cebindeki madeni paraların çıtırtısını duyabiliyordu.)
11. The rustling of the tree branches made it hard to hear what she was saying. (Ağaç dallarının hışıltısı, ne dediğini duymayı zorlaştırdı.)
12. The rustling of the grass indicated that someone was walking nearby. (Çimenlerin hafif çıtırtısı, yakında birinin yürüdüğünü gösterdi.)
13. The rustling of the packaging caught her attention. (Paketlemenin çıtırtısı dikkatini çekti.)
14. The rustling of the wind chimes was a soothing sound. (Rüzgar çanlarının çıtırtısı sakinleştirici bir ses oldu.)
15. The rustling of the leaves scared him. (Yaprakların hışıltısı onu korkuttu.)
16. The rustling of the blanket as she turned over woke him up. (Üstünü örten battaniyenin çıtırtısı, onu uyandırdı.)
17. The rustling of the pages indicated that she was reading a book. (Sayfaların çıtırtısı, bir kitap okuduğunu gösterdi.)
18. The rustling of the curtains revealed the presence of a bird outside. (Perdelerin hafif hışıltısı, dışarıda bir kuşun varlığını ortaya çık

ardı.)
19. The rustling of the trees made it difficult to hear the approaching car. (Ağaçların hışıltısı, yaklaşan arabayı duymayı zorlaştırdı.)

20. The rustling of the bushes turned out to be just a harmless animal. (Çalılıkların hışıltısı zararsız bir hayvan olduğu ortaya çıktı.)