Hussy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hussy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hussy

Hussy, Türkçe’de “kadın fahişe” veya “aşağılık kadın” anlamlarına gelen bir İngilizce kelime. Bu kelime, cinsiyetçi ve aşağılayıcı bir tabir olarak kullanılabilir.

Örnek cümleler:

1. She was accused of being a hussy and was shamed in front of the entire village. (O, bir hussy olduğu suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve bütün köyün önünde utandırıldı.)
2. My grandmother used to call women who wore short skirts hussies. (Büyükannem, kısa etek giyen kadınları hussy olarak adlandırırdı.)
3. He thought the woman who flirted with him at the bar was a hussy. (Bar’da onunla flört eden kadının bir hussy olduğunu düşündü.)
4. The character in the novel was described as a hussy who seduced men for money. (Roman karakteri, para için erkekleri baştan çıkaran bir hussy olarak tanımlanmıştı.)
5. She was criticized for her behavior and called a hussy by her peers. (Davranışı nedeniyle eleştirildi ve yaşıtları tarafından bir hussy olarak adlandırıldı.)
6. The conservative society labeled her a hussy for her liberal views on sexuality. (Liberalleri görüşleri nedeniyle muhafazakar toplum tarafından bir hussy olarak etiketlendi.)
7. He accused his ex-girlfriend of being a hussy to justify his own infidelity. (Eski kız arkadaşını hussy olduğu suçlamasıyla suçlaması, kendi sadakatsizliğini haklı çıkarmak için kullanıldı.)
8. The politician’s opponent called her a hussy to discredit her in the eyes of voters. (Politikacının rakibi, onu seçmenlerin gözünde küçültmek için onu bir hussy olarak adlandırdı.)
9. The word hussy is considered outdated and offensive in modern society. (Hussy kelimesi, modern toplumda eski moda ve saldırgan olarak kabul edilir.)
10. The movie portrayed the main character as a strong woman who refused to be labeled a hussy. (Film, ana karakteri bir hussy olarak etiketlenmeyi reddeden güçlü bir kadın olarak tasvir etti.)
11. She was insulted when her ex-boyfriend called her a hussy in front of their friends. (Eski erkek arkadaşı, arkadaşları önünde onu bir hussy olarak adlandırdığında onurunu kırıldı.)
12. Some people use the word hussy to shame and control women’s sexuality. (Bazı insanlar, kadınların cinselliğini utandırmak ve kontrol etmek için hussy kelimesini kullanırlar.)
13. The character in the play was a hussy who seduced the male lead. (Oyunun karakteri, erkek başrolü baştan çıkaran bir hussy idi.)
14. The sexist boss called his female employees hussies when they wore revealing clothing. (C

14. The sexist boss called his female employees hussies when they wore revealing clothing. (Cinsiyetçi patron, kadın çalışanları açık kıyafet giydiklerinde hussy olarak adlandırdı.)
15. The term hussy is often used to shame women for their sexual desires and behaviors. (Hussy terimi, kadınların cinsel isteklerini ve davranışlarını utandırmak için sıklıkla kullanılır.)
16. She refused to be labeled a hussy just because she enjoyed casual sex. (Geçici ilişkilerden hoşlanması nedeniyle bir hussy olarak etiketlenmeyi reddetti.)
17. The sexist men at the bar called the woman a hussy when she rejected their advances. (Bar’daki cinsiyetçi erkekler, kadın ilerlemelerini reddettiğinde onu hussy olarak adlandırdılar.)
18. The book criticized the double standard that allows men to have multiple sexual partners but shames women for doing the same, calling it the hussy paradox. (Kitap, erkeklerin birden fazla cinsel partneri olmasına izin veren ancak kadınları aynı şeyi yapmaları için utandıran çifte standartı eleştirdi ve buna hussy paradoksu adını verdi.)
19. The word hussy is a derogatory term that perpetuates harmful gender stereotypes. (Hussy kelimesi, zararlı cinsiyet kalıplarını sürekli hale getiren aşağılayıcı bir terimdir.)
20. She realized that calling other women hussies only perpetuated patriarchal norms and refused to use the term anymore. (Diğer kadınları hussy olarak adlandırmanın, sadece ataerkil normları sürdürdüğünü fark etti ve artık terimi kullanmaktan kaçındı.)