Rumple İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumple İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rumple Nedir?

Rumple, İngilizce dilinde “buruşmak” anlamına gelen bir fiildir.

Örnek cümleler:

  1. I rumpled my shirt while getting ready for the interview. (Mülakat için hazırlanırken gömleğimi buruşturdum.)
  2. The wind rumpled the leaves on the tree. (Rüzgar ağaçtaki yaprakları buruşturdu.)
  3. She rumpled her hair before going out. (Dışarı çıkmadan önce saçlarını buruşturdu.)
  4. He rumpled the papers on his desk in frustration. (Sinirli bir şekilde masasındaki kağıtları buruşturdu.)
  5. The bedspread was rumpled from a restless night’s sleep. (Uykusuz bir gece nedeniyle yatak örtüsü buruşmuştu.)
  6. The dog rumpled the carpet while playing. (Köpek oynarken halıyı buruşturdu.)
  7. She tried to smooth out the rumpled fabric of her dress. (Elbisesinin buruşuk kumaşını düzeltmeye çalıştı.)
  8. The tablecloth was rumpled from being folded in storage. (Muhafaza edilirken katlandığı için masa örtüsü buruşmuştu.)
  9. The little girl’s dress was rumpled from playing outside. (Küçük kızın elbisesi dışarıda oynadığından buruşmuştu.)
  10. He rumpled his eyebrows in confusion. (Karışıklık içinde kaşlarını çattı.)
  11. The sheets on the bed were rumpled from a night of tossing and turning. (Yatakta çevrilip dönmenin verdiği gece uykusundan dolayı çarşaflar buruşmuştu.)
  12. The jacket was rumpled after being shoved into the back of the closet. (Dolaba itilince ceket buruşmuştu.)
  13. The paper bag was rumpled from being crushed under heavy books. (Ağır kitapların altında ezilerek kağıt torba buruşmuştu.)
  14. The curtains were rumpled from being closed for too long. (Çok uzun süre kapalı kaldığı için perdeler buruşmuştu.)
  15. She rumpled her nose in disgust at the smell. (Kokudan iğrenerek burnunu buruşturdu.)
  16. The fabric of the dress rumpled easily. (Elbisenin kumaşı kolayca buruşuyordu.)
  17. He rumpled his jacket collar in an attempt to look more casual. (Daha rahat görünmek için ceket yakasını buruşturdu.)
  18. The napkins were rumpled from being folded too quickly. (Çok hızlı katlandığı için peçeteler buruşmuştu.)
  19. The papers in the trash can were rumpled and crumpled. (Çöp kutusundaki kağıtlar buruşmuş ve kıvrılmıştı.)
  20. She rumpled the blanket around her as she tried to get warm. (Isınmaya çalışırken battaniyeyi buruşturdu.)

Burada örnek cümle

  1. He tried to smooth out the rumpled edges of the photograph. (Fotoğrafın buruşuk kenarlarını düzeltmeye çalıştı.)
  2. The shirt was rumpled from being packed in a suitcase. (Bir valize paketlenirken gömlek buruşmuştu.)
  3. She rumpled the pages of her notebook while studying. (Çalışırken defterinin sayfalarını buruşturdu.)
  4. The old map was rumpled and torn at the edges. (Eski harita kenarlarından buruşmuş ve yırtılmıştı.)
  5. The cat rumpled the bed sheets while kneading them. (Kedisi yatak örtülerini yoğururken buruşturdu.)
  6. He rumpled his tie in frustration during the meeting. (Toplantıda sinirli bir şekilde kravatını buruşturdu.)
  7. The shirt was rumpled from being hung up in the closet for too long. (Çok uzun süre dolapta asılı kaldığı için gömlek buruşmuştu.)
  8. She rumpled the paper in her hands as she tried to come up with an idea. (Fikir bulmaya çalışırken kağıdı buruşturdu.)
  9. The old book was rumpled and worn from years of use. (Eski kitap yıllarca kullanıldığı için buruşmuş ve yıpranmıştı.)
  10. The child rumpled the bedspread while jumping on the bed. (Çocuk yatağın üzerinde zıplarken yatak örtüsünü buruşturdu.)

Bu cümlelerde “rumple” kelimesi, bir nesnenin veya yüzeyin kırışması, buruşması veya bozulması anlamında kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.