Ruinous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruinous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruinous: yıkıcı, zararlı

  1. The hurricane caused ruinous damage to the coastal towns. (Kasırga sahil kasabalarına yıkıcı zarar verdi.)
  2. The company’s new policy had a ruinous effect on its reputation. (Şirketin yeni politikası itibarına zararlı bir etki yaptı.)
  3. The war had a ruinous impact on the country’s economy. (Savaş ülkenin ekonomisine yıkıcı etki yaptı.)
  4. The athlete’s drug use had a ruinous effect on his career. (Sporcu, uyuşturucu kullanımının kariyerine zararlı etkisi oldu.)
  5. The flood caused ruinous damage to the city’s infrastructure. (Sel şehrin altyapısına yıkıcı zarar verdi.)
  6. The reckless driver’s behavior was ruinous for the innocent bystanders. (Dikkatsiz sürücünün davranışı, masum görgü tanıkları için yıkıcı oldu.)
  7. The company’s investment in the failing business proved to be ruinous. (Şirketin başarısız işletmeye yaptığı yatırım yıkıcı oldu.)
  8. The dictator’s policies had a ruinous effect on the country’s citizens. (Diktatörün politikaları ülkenin vatandaşları için zararlı bir etki yaptı.)
  9. The artist’s decision to use cheap materials proved to be ruinous for the quality of the artwork. (Sanatçının ucuz malzeme kullanma kararı, eserin kalitesi için yıkıcı oldu.)
  10. The student’s procrastination had a ruinous effect on his grades. (Öğrencinin erteleme alışkanlığı, notlarına zararlı bir etki yaptı.)
  11. The drought had a ruinous effect on the farmers’ crops. (Kuraklık, çiftçilerin ürünlerine zararlı bir etki yaptı.)
  12. The company’s decision to cut corners on safety measures proved to be ruinous when an accident occurred. (Şirketin güvenlik önlemlerinde köşeleri kesme kararı, bir kaza meydana geldiğinde yıkıcı oldu.)
  13. The construction of the dam had a ruinous effect on the local ecosystem. (Barajın inşası, yerel ekosistem için zararlı bir etki yaptı.)
  14. The politician’s scandal had a ruinous effect on his chances of being re-elected. (Politikacının skandalı, yeniden seçilme şansına zararlı bir etki yaptı.)
  15. The use of pesticides had a ruinous effect on the bee population. (Pestisit kullanımı, arı popülasyonu için zararlı bir etki yaptı.)
  16. The business’s decision to expand too quickly proved to be ruinous. (İşletmenin hızlı bir şekilde genişlemeye karar vermesi yıkıcı oldu.)
  17. The stock market crash had a ruinous effect on many investors’ portfolios. (Hisse senedi piyasasındaki çöküş, birçok yatırımcının portföyüne zararlı bir etki yaptı.)
  18. The athlete’s injury had a ruinous effect

on his team’s chances of winning the championship. (Sporcunun sakatlanması, takımının şampiyonluk şansı için yıkıcı bir etkiye sahipti.)
19. The oil spill had a ruinous effect on the local fishing industry. (Petrol sızıntısı, yerel balıkçılık endüstrisi için yıkıcı bir etkiye sahipti.)

  1. The global pandemic had a ruinous effect on many people’s lives and livelihoods. (Küresel pandemi, birçok insanın hayatına ve geçimine zararlı bir etki yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.