Ruinous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ruinous: yıkıcı, zararlı
- The hurricane caused ruinous damage to the coastal towns. (Kasırga sahil kasabalarına yıkıcı zarar verdi.)
- The company’s new policy had a ruinous effect on its reputation. (Şirketin yeni politikası itibarına zararlı bir etki yaptı.)
- The war had a ruinous impact on the country’s economy. (Savaş ülkenin ekonomisine yıkıcı etki yaptı.)
- The athlete’s drug use had a ruinous effect on his career. (Sporcu, uyuşturucu kullanımının kariyerine zararlı etkisi oldu.)
- The flood caused ruinous damage to the city’s infrastructure. (Sel şehrin altyapısına yıkıcı zarar verdi.)
- The reckless driver’s behavior was ruinous for the innocent bystanders. (Dikkatsiz sürücünün davranışı, masum görgü tanıkları için yıkıcı oldu.)
- The company’s investment in the failing business proved to be ruinous. (Şirketin başarısız işletmeye yaptığı yatırım yıkıcı oldu.)
- The dictator’s policies had a ruinous effect on the country’s citizens. (Diktatörün politikaları ülkenin vatandaşları için zararlı bir etki yaptı.)
- The artist’s decision to use cheap materials proved to be ruinous for the quality of the artwork. (Sanatçının ucuz malzeme kullanma kararı, eserin kalitesi için yıkıcı oldu.)
- The student’s procrastination had a ruinous effect on his grades. (Öğrencinin erteleme alışkanlığı, notlarına zararlı bir etki yaptı.)
- The drought had a ruinous effect on the farmers’ crops. (Kuraklık, çiftçilerin ürünlerine zararlı bir etki yaptı.)
- The company’s decision to cut corners on safety measures proved to be ruinous when an accident occurred. (Şirketin güvenlik önlemlerinde köşeleri kesme kararı, bir kaza meydana geldiğinde yıkıcı oldu.)
- The construction of the dam had a ruinous effect on the local ecosystem. (Barajın inşası, yerel ekosistem için zararlı bir etki yaptı.)
- The politician’s scandal had a ruinous effect on his chances of being re-elected. (Politikacının skandalı, yeniden seçilme şansına zararlı bir etki yaptı.)
- The use of pesticides had a ruinous effect on the bee population. (Pestisit kullanımı, arı popülasyonu için zararlı bir etki yaptı.)
- The business’s decision to expand too quickly proved to be ruinous. (İşletmenin hızlı bir şekilde genişlemeye karar vermesi yıkıcı oldu.)
- The stock market crash had a ruinous effect on many investors’ portfolios. (Hisse senedi piyasasındaki çöküş, birçok yatırımcının portföyüne zararlı bir etki yaptı.)
- The athlete’s injury had a ruinous effect
on his team’s chances of winning the championship. (Sporcunun sakatlanması, takımının şampiyonluk şansı için yıkıcı bir etkiye sahipti.)
19. The oil spill had a ruinous effect on the local fishing industry. (Petrol sızıntısı, yerel balıkçılık endüstrisi için yıkıcı bir etkiye sahipti.)
- The global pandemic had a ruinous effect on many people’s lives and livelihoods. (Küresel pandemi, birçok insanın hayatına ve geçimine zararlı bir etki yaptı.)
Hemen Yorum Yaz