Rhapsodize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rhapsodize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rhapsodize

Türkçe anlamı: Uzun ve coşkulu bir şekilde şarkı söylemek, şiir okumak veya anlatmak.

1. I rhapsodized about the beauty of the sunset for hours. (Ben saatlerce günbatımının güzelliği hakkında coşkuyla anlattım.)
2. She always rhapsodizes about her favorite books. (O, her zaman en sevdiği kitapları coşkuyla anlatır.)
3. The speaker rhapsodized about the importance of education. (Konuşmacı eğitimin önemi hakkında coşkuyla konuştu.)
4. He rhapsodized about his travels to Europe. (O, Avrupa seyahatleri hakkında coşkuyla anlattı.)
5. The actor rhapsodized about the joys of being on stage. (Aktör sahnede olmanın keyiflerinden coşkuyla bahsetti.)
6. The poet rhapsodized about love and nature in his latest work. (Şair son eserinde aşk ve doğa hakkında coşkuyla şiirler yazdı.)
7. She rhapsodized about the flavors of the food she had tasted on her travels. (O, seyahatleri sırasında tatmış olduğu yemeklerin lezzetlerinden coşkuyla bahsetti.)
8. He rhapsodized about his childhood memories with his grandparents. (O, büyükbabası ve büyükannesiyle olan çocukluk anıları hakkında coşkuyla anlattı.)
9. The musician rhapsodized about the power of music to bring people together. (Müzisyen müziğin insanları bir araya getirme gücü hakkında coşkuyla konuştu.)
10. The writer rhapsodized about the beauty of the English countryside. (Yazar İngiliz kırsalının güzelliği hakkında coşkuyla yazdı.)
11. She rhapsodized about the colors of the autumn leaves. (O, sonbahar yapraklarının renkleri hakkında coşkuyla konuştu.)
12. He rhapsodized about the power of technology to improve people’s lives. (O, teknolojinin insanların hayatlarını nasıl geliştirebileceği hakkında coşkuyla konuştu.)
13. The teacher rhapsodized about the potential of her students. (Öğretmen öğrencilerinin potansiyeli hakkında coşkuyla konuştu.)
14. The chef rhapsodized about the art of cooking. (Şef yemek yapma sanatı hakkında coşkuyla konuştu.)
15. He rhapsodized about the joy of surfing. (O, sörf yapmanın keyfini coşkuyla anlattı.)
16. The artist rhapsodized about the beauty of the human form. (Sanatçı insan formunun güzelliği hakkında coşkuyla konuştu.)
17. She rhapsodized about the smell of freshly baked bread. (O, taze pişmiş ekmeğin kokusundan coşkuyla bahsetti.)
18. He rhapsodized about the importance

of friendship in one’s life. (O, bir insanın hayatındaki arkadaşlığın öneminden coşkuyla bahsetti.)
19. The speaker rhapsodized about the wonder of the universe. (Konuşmacı evrenin muhteşemliği hakkında coşkuyla konuştu.)

20. She rhapsodized about the freedom of expression and speech. (O, ifade ve konuşma özgürlüğü hakkında coşkuyla konuştu.)