Reverently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reverently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reverently (Saygıyla)

Reverently, kelime anlamı olarak saygı ve hürmetle ilgili bir kelimedir. İşte reverently kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

1. She bowed her head reverently in prayer. (Dua ederken başını saygıyla eğdi.)
2. The soldiers stood reverently before the war memorial. (Askerler savaş anıtının önünde saygıyla durdular.)
3. The audience listened reverently to the great pianist’s performance. (İzleyiciler büyük piyanistin performansını saygıyla dinlediler.)
4. The priest spoke reverently about the sanctity of marriage. (Papaz evliliğin kutsallığı hakkında saygıyla konuştu.)
5. The students spoke reverently about their beloved teacher. (Öğrenciler sevgili öğretmenleri hakkında saygıyla konuştular.)
6. The funeral attendees bowed their heads reverently in front of the casket. (Cenaze katılımcıları tabutun önünde saygıyla başlarını eğdiler.)
7. The artist painted the portrait reverently, capturing every detail. (Sanatçı her detayı yakalayarak portreyi saygıyla boyadı.)
8. The monk chanted reverently in the temple. (Keşiş tapınakta saygıyla ilahi okudu.)
9. The athlete stood reverently on the podium, receiving his gold medal. (Sporcu altın madalyasını alırken saygıyla podyumda durdu.)
10. The young couple exchanged vows reverently in front of their families. (Genç çift aileleri önünde saygıyla yeminlerini değiştirdi.)
11. The community gathered reverently to mourn the loss of their mayor. (Topluluk belediye başkanlarının kaybını anmak için saygıyla bir araya geldi.)
12. The choir sang reverently in the church. (Koro kilisede saygıyla şarkı söyledi.)
13. The veteran saluted reverently during the national anthem. (Gazi milli marş sırasında saygıyla selam verdi.)
14. The priest blessed the congregation reverently. (Papaz cemaate saygıyla dua etti.)
15. The students filed into the classroom reverently for the exam. (Öğrenciler sınav için saygıyla sınıfa girdiler.)
16. The musician played the piano reverently, lost in the music. (Müzisyen müziğe dalıp saygıyla piyano çaldı.)
17. The artist sketched the cathedral reverently, capturing its grandeur. (Sanatçı katedrali saygıyla eskizledi ve ihtişamını yakaladı.)
18. The actress performed her monologue reverently, evoking strong emotions from the audience. (Oyuncu monoloğunu saygıyla sundu ve izleyicilerden güçlü duygular uyandırdı.)
19. The pastor delivered his sermon reverently, inspiring his congregation. (Pastör vaazını saygıyla verdi ve cemaatini etkiledi.)
20. The conductor led the orchestra

20. The conductor led the orchestra reverently, bringing out the beauty of the music. (Orkestrayı saygıyla yönetti ve müziğin güzelliğini ortaya çıkardı.)