Reverent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reverent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reverent İle İlgili Cümleler

Reverent, saygılı ve saygı gösteren anlamına gelir.

1. The audience was reverent during the performance. (İzleyiciler performans sırasında saygılıydı.)
2. The priest spoke in a reverent tone. (Rahip saygılı bir tonla konuştu.)
3. The students were taught to be reverent towards their elders. (Öğrencilere büyüklerine saygı duymaları öğretildi.)
4. She approached the ancient temple with a reverent attitude. (O, eski tapınağa saygılı bir tutumla yaklaştı.)
5. The mourners were reverent during the funeral. (Yas tutanlar cenaze sırasında saygılıydı.)
6. He spoke of his ancestors with a reverent tone. (O, atalarından saygılı bir tonla bahsetti.)
7. The religious ceremony was conducted in a reverent manner. (Dinî tören saygılı bir şekilde gerçekleştirildi.)
8. The students bowed their heads in a reverent gesture. (Öğrenciler saygı işareti olarak başlarını eğdiler.)
9. The monk lived a reverent life in the monastery. (Keşiş manastırda saygılı bir hayat yaşadı.)
10. The tourists were asked to be reverent while visiting the sacred site. (Turistler kutsal yerleri ziyaret ederken saygılı olmaları istendi.)
11. The children showed a reverent attitude towards the national flag. (Çocuklar ulusal bayraklarına saygılı bir tutum sergilediler.)
12. The artist painted the portrait with a reverent touch. (Sanatçı portreyi saygılı bir dokunuşla resmetti.)
13. The book was written in a reverent style. (Kitap saygılı bir tarzda yazıldı.)
14. The priestess performed the ritual with a reverent demeanor. (Rahibeler ayinleri saygılı bir tavırla gerçekleştirdiler.)
15. The soldier held the flag with a reverent grip. (Asker bayrağı saygılı bir tutuşla tuttu.)
16. The devotees visited the shrine with a reverent heart. (Tilki ziyaretçileri saygılı bir kalple mabede geldiler.)
17. The musician played the melody with a reverent touch. (Müzisyen melodiye saygılı bir dokunuşla çaldı.)
18. The teacher spoke of the great leaders with a reverent tone. (Öğretmen büyük liderlerden saygılı bir tonla bahsetti.)
19. The poet wrote the verse with a reverent spirit. (Şair şiiri saygılı bir ruhla yazdı.)
20. The visitors were asked to maintain a reverent silence in the museum. (Ziyaretçiler müzede saygılı bir sessizlik korumaları istendi.)

21. The ceremony was carried out with a sense of reverent solemnity. (Tören saygılı bir ciddiyetle gerçekleştirildi.)
22. The king was treated with a reverent deference. (Krala saygılı bir itaatle davranıldı.)
23. The audience listened in reverent silence to the opera singer’s final note. (İzleyiciler opera şarkıcısının son notunu saygılı bir sessizlikle dinledi.)
24. The monks chanted in a reverent and meditative way. (Keşişler saygılı ve meditasyon dolu bir şekilde şarkı söylediler.)
25. The elders were held in high reverent esteem by the community. (Yaşlılar topluluk tarafından büyük saygı gördüler.)
26. The memorial service was conducted with a reverent and solemn tone. (Anma töreni saygılı ve ciddi bir tonla gerçekleştirildi.)
27. The devotee approached the sacred statue with a reverent bow. (Hayran kutsal heykelle saygılı bir eğilimle yaklaştı.)
28. The author wrote the book with a reverent appreciation for nature. (Yazar doğaya saygı ve hayranlıkla kitabı yazdı.)
29. The priest blessed the congregation with a reverent gesture. (Rahip cemaate saygılı bir hareketle bereket verdi.)
30. The scholar spoke of the ancient text with a sense of reverent awe. (Bilim adamı eski metinlerden saygılı bir korkuyla bahsetti.)