Raucous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Raucous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Raucous Nedir?

Raucous kelimesi, yüksek ve rahatsız edici bir şekilde gürültülü veya çıkışlı anlamına gelir. Bu kelime, özellikle bir kalabalık veya bir grup insanın gürültülü ve rahatsız edici davranışları için sıklıkla kullanılır.

Raucous İle İlgili Örnek Cümleler:

1. The raucous sound of the construction work woke me up early in the morning. (İnşaat çalışmalarının gürültülü sesi beni sabah erken uyandırdı.)
2. The crowd at the football match was so raucous that it was difficult to hear anything. (Futbol maçındaki kalabalık öyle gürültülüydü ki, hiçbir şeyi duymak zordu.)
3. The raucous laughter of the children echoed through the park. (Çocukların gürültülü kahkahaları parkta yankılandı.)
4. The raucous barking of the dog next door kept me up all night. (Komşudaki köpeğin gürültülü havlaması tüm gece beni uyandırdı.)
5. The raucous music from the party next door was giving me a headache. (Komşudaki partiden gelen gürültülü müzik başımı ağrıtıyordu.)
6. The raucous protests outside the courthouse could be heard from inside. (Adliye binasının dışındaki gürültülü protestolar içeriden duyulabiliyordu.)
7. The raucous conversation at the table next to us was making it difficult to enjoy our meal. (Masamızın yanındaki gürültülü konuşma yemeğimizi keyifli hale getirmemize engel oluyordu.)
8. The raucous honking of the cars in the traffic jam was getting on everyone’s nerves. (Trafik sıkışıklığındaki arabaların gürültülü kornaları herkesin sinirlerine dokunuyordu.)
9. The raucous cheers of the fans filled the stadium when their team scored a goal. (Takımları gol attığında taraftarların gürültülü tezahüratları stadyumu doldurdu.)
10. The raucous squawking of the birds outside my window woke me up before my alarm clock. (Pencerem dışındaki kuşların gürültülü ötüşleri alarm saatimden önce beni uyandırdı.)
11. The raucous argument between the two politicians was broadcast live on television. (İki siyasetçi arasındaki gürültülü tartışma televizyonda canlı yayınlandı.)
12. The raucous applause of the audience filled the theater after the play ended. (Oyun bittiğinde seyircilerin gürültülü alkışları tiyatroyu doldurdu.)
13. The raucous noise from the street outside made it difficult to concentrate on my work. (Sokaktaki gürültülü sesler işime odaklanmamı zorlaştırdı.)
14. The

  1. The raucous party next door kept me awake all night. (Komşudaki gürültülü parti tüm gece beni uykusuz bıraktı.)
  2. The raucous thunderstorm outside shook the windows and frightened the dog. (Dışarıdaki gürültülü fırtına pencereleri salladı ve köpeği korkuttu.)
  3. The raucous laughter of the group of friends at the restaurant drew everyone’s attention. (Restorandaki arkadaş grubunun gürültülü kahkahaları herkesin dikkatini çekti.)
  4. The raucous chanting of the protesters outside the government building could be heard from inside. (Hükümet binasının dışındaki protestocuların gürültülü tezahüratları içeriden duyulabiliyordu.)
  5. The raucous sound of the fire alarm woke us up in the middle of the night. (Yangın alarmının gürültülü sesi gece yarısı bizi uyandırdı.)
  6. The raucous roar of the lion at the zoo frightened the children. (Hayvanat bahçesindeki aslanın gürültülü kükremesi çocukları korkuttu.)
  7. The raucous clanging of the construction equipment outside our office made it difficult to concentrate. (Ofisimizin dışındaki inşaat ekipmanlarının gürültülü çınlaması odaklanmayı zorlaştırdı.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.