Rant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Rant ile İlgili Cümleler
Rant: gereksiz veya aşırı derecede uzun ve sıkıcı konuşma veya yazı yazma eylemi
- My friend went on a rant about his boss’s management style. (Arkadaşım, patronunun yönetim tarzı hakkında gereksiz uzun bir konuşma yaptı.)
- I had to sit through a long rant from my uncle about politics. (Amcamın siyaset hakkında uzun bir rant yapmasına katlanmak zorunda kaldım.)
- Her rant about the new restaurant was completely unnecessary. (Yeni restoran hakkındaki gereksiz rantı tamamen gereksizdi.)
- His rant about the weather lasted for almost an hour. (Hava durumu hakkındaki rantı neredeyse bir saat sürdü.)
- My teacher went on a rant about students not doing their homework. (Öğretmenim ödevlerini yapmayan öğrenciler hakkında bir rant yaptı.)
- I listened to my dad’s rant about the economy for what felt like hours. (Ekonomi hakkındaki babamın rantını saatlerce dinledim.)
- His rant about the movie was so long that I fell asleep halfway through. (Filmin hakkındaki rantı o kadar uzundu ki yarıda uyuya kaldım.)
- She went on a rant about her neighbor’s loud music. (Komşusunun yüksek müziği hakkında bir rant yaptı.)
- I couldn’t take it anymore and had to interrupt his rant. (Daha fazla dayanamadım ve rantını kesmek zorunda kaldım.)
- Her rant about her ex-boyfriend was starting to get on my nerves. (Eski erkek arkadaşı hakkındaki rantı sinirlerimi bozmaya başlamıştı.)
- He went on a rant about the state of the education system in our country. (Ülkemizdeki eğitim sistemi hakkındaki rantına başladı.)
- I tried to ignore her rant about her coworkers, but it was impossible. (İş arkadaşları hakkındaki rantını görmezden gelmeye çalıştım, ama imkansızdı.)
- His rant about the traffic was completely justified considering how bad it was. (Trafik hakkındaki rantı, ne kadar kötü olduğu düşünüldüğünde tamamen haklıydı.)
- She went on a rant about the poor quality of customer service at the store. (Mağazadaki müşteri hizmetlerinin kötü kalitesi hakkında bir rant yaptı.)
- His rant about the government’s handling of the pandemic was passionate and well-informed. (Pandeminin hükümet tarafından ele alınışı hakkındaki rantı tutkulu ve iyi bilgilendirilmişti.)
- I couldn’t believe how long her rant about the restaurant’s service was. (Restoranın hizmeti hakkındaki rantının ne kadar uzun olduğuna inanamadım.)
- His rant about the new policy was so intense that it made me feel uncomfortable. (Yeni politika hakkındaki rantı o kadar yoğundu ki beni r
ahatsız hissettirdi.)
18. She went on a rant about the unfairness of the grading system. (Not sisteminin haksızlığı hakkında bir rant yaptı.)
- His rant about the company’s management was heard by everyone in the room. (Şirketin yönetimi hakkındaki rantı odadaki herkes tarafından duyuldu.)
- I had to endure a long rant from my sister about her boyfriend’s annoying habits. (Kız kardeşimin sevgilisinin sinir bozucu alışkanlıkları hakkındaki uzun rantına katlanmak zorunda kaldım.)
Hemen Yorum Yaz