Provoke İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Provoke Nedir?
Provoke, bir kişinin ya da grubun kasıtlı olarak başka bir kişiyi ya da grubu sinirlendirip kışkırtmasıdır.
Örnek cümleler:
- His rude behavior provoked her to slap him. (Kaba davranışı onun ona tokat atmasına neden oldu.)
- The movie’s violent scenes were meant to provoke strong emotions in the audience. (Filmdeki şiddetli sahneler, izleyicilerde güçlü duygular uyandırmak için tasarlandı.)
- The politician’s speech was designed to provoke his opponent into making a mistake. (Politikacının konuşması, rakibinin bir hataya düşmesine neden olmak için tasarlandı.)
- She deliberately provoked her ex-boyfriend by flirting with his friend. (Eski erkek arkadaşını arkadaşıyla flört ederek kasıtlı olarak kışkırttı.)
- The bull was provoked by the matador’s red cape. (Boğa, matadorun kırmızı pelerinine kışkırtıldı.)
- His constant teasing finally provoked her into tears. (Sürekli onunla dalga geçmesi sonunda onu gözyaşlarına boğdu.)
- The protesters were hoping to provoke a reaction from the police. (Protestocular, polisten bir tepki bekliyorlardı.)
- She tried to provoke a discussion about politics at the dinner party. (Akşam yemeğinde siyasetle ilgili bir tartışma başlatmaya çalıştı.)
- The bully provoked the new student into a fight. (Zorbalar yeni öğrenciyi kavga etmeye kışkırttı.)
- His sarcastic comment was meant to provoke her. (Alaycı yorumu onu kışkırtmak için yapılmıştı.)
- The comedian’s jokes often provoked controversy. (Komedyenin şakaları genellikle tartışma yarattı.)
- She deliberately provoked her boss by ignoring his instructions. (Patronunun talimatlarını görmezden gelerek onu kasıtlı olarak kışkırttı.)
- The coach’s harsh criticism provoked the player’s anger. (Antrenörün sert eleştirisi, oyuncunun öfkesini kışkırttı.)
- The newspaper’s headline was designed to provoke outrage. (Gazetenin manşeti, öfke uyandırmak için tasarlandı.)
- The controversial artwork provoked a lot of discussion. (Tartışmalı sanat eseri birçok tartışmaya neden oldu.)
- His aggressive driving provoked the other drivers on the road. (Agresif sürüşü, diğer sürücüleri kışkırttı.)
- The teacher’s unfair treatment provoked the students to protest. (Öğretmenin haksız davranışları öğrencileri protesto etmeye kışkırttı.)
- The company’s decision to lay off workers provoked a backlash. (Şirketin işçileri işten çıkarma kararı bir tepkiye neden oldu.)
- The athlete’s unsportsmanlike behavior provoked the spectators
. (Sporcu, spora uygun olmayan davranışları seyircileri kışkırttı.)
20. The social media post was meant to provoke a reaction from followers. (Sosyal medya gönderisi, takipçilerden bir tepki uyandırmak için yapılmıştı.)
Hemen Yorum Yaz