Profusion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profusion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profusion (Fazlalık, bolluk) İle İlgili Örnek Cümleler:

1. There is a profusion of flowers in the garden. (Bahçede çiçek bolluğu var.)
2. The profusion of choices made it hard to decide. (Seçeneklerin fazlalığı karar vermeyi zorlaştırdı.)
3. The profusion of information on the internet can be overwhelming. (İnternet üzerindeki bilgi bolluğu sıkıntı verici olabilir.)
4. The profusion of colors in the painting was breathtaking. (Tablodaki renk bolluğu nefes kesiciydi.)
5. The profusion of talent in the school was impressive. (Okuldaki yetenek bolluğu etkileyiciydi.)
6. The profusion of food at the party was overwhelming. (Partideki yemek bolluğu sıkıntı vericiydi.)
7. The profusion of cars on the road made it hard to drive. (Yoldaki araç bolluğu sürmeyi zorlaştırdı.)
8. The profusion of books in the library was impressive. (Kütüphanedeki kitap bolluğu etkileyiciydi.)
9. The profusion of tourists in the city made it crowded. (Şehirdeki turist bolluğu kalabalık yarattı.)
10. The profusion of stars in the sky was beautiful. (Gökyüzündeki yıldız bolluğu güzeldi.)
11. The profusion of art in the museum was impressive. (Müzede sanat bolluğu etkileyiciydi.)
12. The profusion of options on the menu made it hard to decide. (Menüdeki seçeneklerin bolluğu karar vermeyi zorlaştırdı.)
13. The profusion of wildlife in the forest was amazing. (Ormandaki doğal yaşam bolluğu şaşırtıcıydı.)
14. The profusion of buildings in the city made it look crowded. (Şehirdeki bina bolluğu kalabalık görünmesine neden oldu.)
15. The profusion of laughter in the room was contagious. (Odadaki kahkaha bolluğu bulaşıcıydı.)
16. The profusion of information on the subject made it hard to digest. (Konu hakkındaki bilgi bolluğu sindirmeyi zorlaştırdı.)
17. The profusion of artwork in the gallery was impressive. (Galerideki sanat eseri bolluğu etkileyiciydi.)
18. The profusion of products on the shelves was overwhelming. (Raflardaki ürün bolluğu sıkıntı vericiydi.)
19. The profusion of ideas in the brainstorming session was helpful. (Beyin fırtınası oturumundaki fikir bolluğu yardımcı oldu.)
20. The profusion of memories flooded back when she saw the old photo. (Eski fotoğrafı gördüğünde, anıların bolluğu geri geldi.)

21. The profusion of emotions in the room was palpable. (Odadaki duygusal bolluk hissedilebilirdi.)
22. The profusion of flavors in the dish was amazing. (Yemekteki tat bolluğu şaşırtıcıydı.)
23. The profusion of students in the lecture hall made it hard to find a seat. (Derslikteki öğrenci bolluğu oturacak bir yer bulmayı zorlaştırdı.)
24. The profusion of sunflowers in the field was a beautiful sight. (Tarladaki ayçiçeği bolluğu güzel bir manzara oluşturdu.)
25. The profusion of opportunities in the city attracted many people. (Şehirdeki fırsat bolluğu birçok kişiyi cezbetti.)
26. The profusion of sounds in the market was overwhelming. (Pazardaki ses bolluğu sıkıntı vericiydi.)
27. The profusion of information on the topic allowed her to write a comprehensive report. (Konu hakkındaki bilgi bolluğu kapsamlı bir rapor yazmasına izin verdi.)
28. The profusion of fish in the aquarium was mesmerizing. (Akvaryumdaki balık bolluğu büyüleyiciydi.)
29. The profusion of hills in the landscape added depth to the painting. (Manzaradaki tepecik bolluğu tabloya derinlik kattı.)
30. The profusion of decorations in the room made it look festive. (Odadaki dekorasyon bolluğu bayram havası yaratıyordu.)