Frantically İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Frantically kelimesi Türkçe anlamı:
Frantically kelimesi, “çılgınca” ya da “heyecanlı bir şekilde” anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- She searched frantically for her keys. (Anahtarlarını çılgınca aradı.)
- He ran frantically towards the finish line. (Bitiş çizgisine çılgınca koştu.)
- The dog barked frantically at the mailman. (Köpek postacıya çılgınca havladı.)
- She checked her phone frantically for any missed calls. (Kaçırılan herhangi bir arama için telefonunu çılgınca kontrol etti.)
- He typed frantically to finish the report before the deadline. (Raporu süresi dolmadan bitirmek için çılgınca yazdı.)
- The child cried frantically when she lost her favorite toy. (Favori oyuncak kaybolduğunda çocuk çılgınca ağladı.)
- The passengers searched frantically for their belongings after the plane crash. (Uçak kazasından sonra yolcular eşyalarını çılgınca aradı.)
- She ran frantically to catch the train before it left the station. (Tren istasyondan ayrılmadan önce çılgınca koştu.)
- The woman screamed frantically for help when she saw the snake. (Kadın yılanı görünce çılgınca yardım istedi.)
- He shook his head frantically to indicate that he didn’t understand. (Anlamadığını belirtmek için çılgınca başını salladı.)
- The students worked frantically to finish their project before the presentation. (Sunumdan önce proje için çılgınca çalıştılar.)
- She cleaned the house frantically before her guests arrived. (Konukları gelmeden önce evi çılgınca temizledi.)
- The athlete swam frantically to reach the finish line first. (Sporcu bitiş çizgisine ilk ulaşmak için çılgınca yüzdü.)
- The firefighters worked frantically to put out the fire. (İtfaiyeciler yangını söndürmek için çılgınca çalıştılar.)
- He searched frantically for a solution to the math problem. (Matematik probleminin çözümü için çılgınca aradı.)
- The child laughed frantically when the clown performed a funny trick. (Palyaço komik bir numara yaptığında çocuk çılgınca güldü.)
- She packed frantically for her trip that was scheduled for the next day. (Ertesi gün için planlanan seyahat için çılgınca hazırlık yaptı.)
- The driver honked frantically to warn the pedestrian. (Yayayı uyarmak için sürücü çılgınca korna çaldı.)
- He spoke frantically to convince his boss to approve the project. (Projenin onaylanması için patronunu ikna etmek için çılgınca konuştu.)
- The woman searched frantically for her lost cat in the
neighbourhood. (Komşulukta kaybolan kedisi için çılgınca arama yaptı.)
Note: Türkçe karşılıkların İngilizce cümlelerin altında verilmediği fark ettim, bu nedenle yeniden düzenledim ve her bir cümleye karşılık gelen Türkçe çeviriyi ekledim.
Hemen Yorum Yaz