Predominant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predominant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predominant kelimesinin Türkçe anlamı:

Predominant, bir şeyin diğerlerine göre daha baskın, hakim, egemen veya önemli olması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The predominant color in her wardrobe is black. (Onun gardırobundaki baskın renk siyahtır.)
2. The predominant language spoken in this country is Spanish. (Bu ülkede konuşulan baskın dil İspanyolcadır.)
3. The company’s predominant focus is on innovation. (Şirketin baskın odak noktası yenilik üzerinedir.)
4. In this region, agriculture is the predominant industry. (Bu bölgede tarım baskın endüstridir.)
5. The predominant emotion I felt was sadness. (Hissettiğim baskın duygu üzüntüydü.)
6. The predominant flavor in this dish is garlic. (Bu yemekte baskın lezzet sarımsaktır.)
7. The predominant style of art in this museum is impressionism. (Bu müzedeki baskın sanat tarzı izlenimciliktir.)
8. In this family, the father is the predominant decision-maker. (Bu ailede, baskın karar verici baba olsa da.)
9. The predominant cause of death in this country is heart disease. (Bu ülkedeki baskın ölüm nedeni kalp hastalıklarıdır.)
10. In this group, the predominant personality is introverted. (Bu grupta baskın kişilik içe dönüktür.)
11. The predominant sound in this room is the ticking of the clock. (Bu odadaki baskın ses saatlerin tik taklarıdır.)
12. The predominant feature of this landscape is the mountain range. (Bu manzaranın baskın özelliği dağ silsilesidir.)
13. In this book, the author’s predominant theme is love. (Bu kitapta yazarın baskın teması aşktır.)
14. The predominant smell in this kitchen is coffee. (Bu mutfaktaki baskın koku kahvedir.)
15. In this school, the predominant extracurricular activity is sports. (Bu okuldaki baskın sosyal faaliyet spor yapmaktır.)
16. The predominant material used in this building is concrete. (Bu binada kullanılan baskın malzeme betondur.)
17. In this culture, the predominant religion is Islam. (Bu kültürde

baskın din İslam’dır.)
18. The predominant taste in this drink is sweet. (Bu içecekteki baskın tat tatlıdır.)

19. The predominant weather in this region is hot and dry. (Bu bölgedeki baskın hava sıcak ve kuru.)
20. In this group project, the predominant idea was to focus on sustainability. (Bu grup projesinde, baskın fikir sürdürülebilirliğe odaklanmaktı.)