Flurry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flurry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flurry

Flurry, İngilizce bir kelime olup “yoğun, şiddetli ve hızlı hareket” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The snow was coming down in a flurry. (Kar, şiddetli bir şekilde yağıyordu.)
  2. She typed with a flurry of energy. (Enerjisiyle hızlı bir şekilde yazı yazdı.)
  3. The birds flew away in a flurry of wings. (Kuşlar kanatlarının şiddetli çırpınışıyla uçup gittiler.)
  4. The children ran around the yard in a flurry of activity. (Çocuklar bahçede yoğun bir şekilde koşturdular.)
  5. The chef cooked with a flurry of ingredients. (Şef malzemeleri hızlıca karıştırarak yemek pişirdi.)
  6. The wind whipped up a flurry of sand. (Rüzgar kumun yoğun bir şekilde savrulmasına neden oldu.)
  7. The news caused a flurry of excitement. (Haber heyecanla karşılandı.)
  8. She brushed her hair with a flurry of strokes. (Saçını şiddetli hareketlerle fırçaladı.)
  9. The football game was played in a flurry of action. (Futbol maçı yoğun bir mücadele içinde geçti.)
  10. The market experienced a flurry of buying. (Piyasa yoğun bir alışveriş dalgası yaşadı.)
  11. The dancer moved with a flurry of grace. (Dansçı zarafetle hareket etti.)
  12. The storm caused a flurry of damage. (Fırtına yoğun hasara neden oldu.)
  13. The deadline approaching caused a flurry of activity. (Yaklaşan son tarih, yoğun bir hareketliliğe neden oldu.)
  14. The musician played the piano with a flurry of notes. (Müzisyen piyanoyu notaların şiddetli çalınmasıyla çaldı.)
  15. The factory worked in a flurry of production. (Fabrika üretim için yoğun bir şekilde çalıştı.)
  16. The meeting ended in a flurry of applause. (Toplantı alkışların yoğunluğu ile sona erdi.)
  17. The artist painted with a flurry of colors. (Sanatçı renkleri hızlı bir şekilde kullanarak resim yaptı.)
  18. The race ended in a flurry of activity at the finish line. (Yarış bitiş çizgisindeki hareketlilikle sona erdi.)
  19. The storm caused a flurry of cancellations. (Fırtına nedeniyle yoğun bir şekilde iptaller yaşandı.)
  20. The construction site was a flurry of noise and activity. (İnşaat sahası, gürültü ve hareketlilikle doluydu.)
  1. The newsroom was in a flurry of activity as they covered the breaking story. (Haber odası, gelişen haberin kapsanmasıyla yoğun bir hareketlilik içindeydi.)
  2. The flowers swayed in the breeze, causing a flurry of petals to fall. (Çiçekler esintide sallandı ve taç yapraklarının yoğun bir şekilde düşmesine neden oldu.)
  3. The chef worked with a flurry of knives and utensils as he prepared the meal. (Şef, yemek hazırlarken bıçak ve mutfak gereçleriyle yoğun bir şekilde çalıştı.)
  4. The dancers moved in a flurry of motion, creating a beautiful performance. (Dansçılar hareketlilikleriyle göz alıcı bir performans sergilediler.)
  5. The boxer threw a flurry of punches at his opponent. (Bokser rakibine şiddetli bir şekilde yumruk attı.)
  6. The entrepreneur was in a flurry of activity as she launched her new startup. (Girişimci, yeni girişimini başlatırken yoğun bir şekilde çalışıyordu.)
  7. The dog chased its tail in a flurry of excitement. (Köpek, heyecanla kuyruğunu kovaladı.)
  8. The storm caused a flurry of power outages in the city. (Fırtına şehirde yoğun bir şekilde elektrik kesintilerine neden oldu.)
  9. The students worked in a flurry of collaboration as they completed their group project. (Öğrenciler, grup projelerini tamamlarken işbirliği yaparak yoğun bir şekilde çalıştılar.)
  10. The artist worked in a flurry of creativity, producing several new pieces of artwork. (Sanatçı yaratıcılığıyla dolu bir şekilde çalışarak birkaç yeni sanat eseri üretti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.