Predisposition To/Towards İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predisposition To/Towards İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predisposition To/Towards Nedir?

Predisposition to/towards, Türkçe karşılığıyla “eğilim, yatkınlık” anlamına gelir ve bir kişinin belirli bir davranışa veya duruma karşı doğal bir eğilimi olduğunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. She has a predisposition towards music, and she spends hours every day practicing her instruments. (O, müziğe yatkınlığı var ve her gün saatlerce enstrüman çalışıyor.)
2. Some people have a genetic predisposition to certain diseases. (Bazı insanlar belirli hastalıklara genetik yatkınlık gösterir.)
3. He has a predisposition towards laziness, so he needs to work hard to stay motivated. (O, tembelliğe eğilimli olduğu için, motive olmak için sıkı çalışmaya ihtiyaç duyar.)
4. The study found that people with a predisposition to anxiety are more likely to develop depression. (Çalışma, anksiyeteye yatkın olan insanların depresyon geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu buldu.)
5. Some children have a predisposition to creativity, and they thrive in art and music classes. (Bazı çocuklar yaratıcılığa yatkınlık gösterir ve sanat ve müzik derslerinde gelişirler.)
6. He has a predisposition towards risk-taking, which is why he enjoys extreme sports. (O, risk almayı seven bir eğilime sahiptir, bu yüzden ekstrem sporlardan keyif alır.)
7. The study found that people with a predisposition to addiction are more likely to develop substance abuse problems. (Çalışma, bağımlılığa yatkın olan insanların madde bağımlılığı sorunları geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu buldu.)
8. She has a predisposition towards being a people pleaser, which can sometimes lead to her being taken advantage of. (O, insanların hoşuna gitmek için yatkınlığı var, bu bazen kendisinden faydalanılmasına neden olabilir.)
9. Some people have a predisposition towards introversion, while others are more extroverted. (Bazı insanlar içe dönük olmaya yatkındır, diğerleri ise daha dışa dönüktür.)
10. The study found that people with a predisposition to high blood pressure should avoid consuming too much salt. (Çalışma, yüksek tansiyona yatkın olan insanların çok fazla tuz tüketiminden kaçınmaları gerektiğini buldu.)
11. She has a predisposition towards organization, which is why she excels at project management. (O, düzenli olmaya yatkın olduğu için proje yönetiminde başarılıdır.)
12. Some people have a predisposition towards being perfectionists, which can sometimes lead to obsessive-compulsive behavior. (Bazı insanlar mükemmeliyetçiliğe yatkındır, bu bazen takıntılı-obsesif davranışlara neden olabilir.)
13. The study found that people with a predisposition to obesity should avoid consuming

14. Certain genetic variations can lead to a predisposition towards alcoholism. (Bazı genetik değişiklikler alkolizme yatkınlığa neden olabilir.)
15. She has a predisposition towards being a night owl, and she often stays up late working on her projects. (O, gece kuşu olmaya yatkınlığı var ve sık sık projeleri üzerinde geç saatlere kadar çalışır.)
16. Some people have a predisposition towards being introverted in social situations, which can make it difficult for them to make friends. (Bazı insanlar sosyal durumlarda içe dönük olmaya yatkındır, bu da arkadaş edinmelerini zorlaştırabilir.)
17. The study found that people with a predisposition to heart disease should avoid consuming too much saturated fat. (Çalışma, kalp hastalığına yatkın olan insanların doymuş yağ tüketiminden kaçınmaları gerektiğini buldu.)
18. He has a predisposition towards anger, which is why he needs to work on managing his emotions. (O, öfkeye yatkınlığı var, bu yüzden duygularını yönetmeyi çalışması gerekiyor.)
19. Some people have a predisposition towards being adventurous, while others prefer a more routine lifestyle. (Bazı insanlar maceracı olmaya yatkındır, diğerleri ise daha rutin bir yaşam tarzını tercih eder.)
20. The study found that people with a predisposition to certain types of cancer should get regular screenings to catch any potential problems early. (Çalışma, belirli kanser türlerine yatkın olan insanların erken potansiyel problemleri yakalamak için düzenli tarama yapmaları gerektiğini buldu.)