Poise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poise Nedir?

Poise, bir sıvının akışkanlığını ölçmek için kullanılan bir birimdir. Bir poise, bir sıvının bir santimetre karelik bir yüzey alanı üzerinde bir santimetre/saniye hızla akarken gösterdiği viskozite miktarını ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. She moved with poise and grace. (O, zarafet ve ustalıkla hareket etti.)
  2. The poise of the dancer was impressive. (Dansçının duruşu etkileyiciydi.)
  3. The athlete’s poise helped her win the race. (Sporcu, duruşu sayesinde yarışı kazandı.)
  4. The poise of the speaker was admirable. (Konuşmacının duruşu takdire şayandı.)
  5. He lost his poise and stumbled. (O, dengesini kaybetti ve sendeledi.)
  6. She maintained her poise even under pressure. (O, baskı altında bile duruşunu korudu.)
  7. The ballerina’s poise was captivating. (Balerinin duruşu büyüleyiciydi.)
  8. The poise of the gymnast was incredible. (Jimnastikçinin duruşu inanılmazdı.)
  9. He stood with perfect poise and confidence. (O, mükemmel bir duruş ve güvenle durdu.)
  10. Her poise and elegance impressed everyone. (O’nun duruşu ve zarafeti herkesi etkiledi.)
  11. The horse maintained its poise throughout the race. (At, yarış boyunca duruşunu korudu.)
  12. The singer’s poise and stage presence were amazing. (Şarkıcının duruşu ve sahne performansı harikaydı.)
  13. The model walked with poise and confidence on the runway. (Model, pistte duruşu ve güveniyle yürüdü.)
  14. The actor’s poise and delivery were impressive. (Oyuncunun duruşu ve sunumu etkileyiciydi.)
  15. The politician’s poise and charisma helped him win the election. (Politikacının duruşu ve karizması onun seçimi kazanmasına yardımcı oldu.)
  16. She regained her poise after stumbling. (O, sendeledikten sonra tekrar duruşunu kazandı.)
  17. The artist’s poise and attention to detail were remarkable. (Sanatçının duruşu ve detaylara olan dikkati dikkat çekiciydi.)
  18. The CEO’s poise and leadership skills inspired his team. (CEO’nun duruşu ve liderlik becerileri ekibini ilham verdi.)
  19. The swimmer’s poise in the water was impressive. (Yüzücünün su içindeki duruşu etkileyiciydi.)
  20. The chess player’s poise and strategy helped him win the game. (Satranç oyuncusunun duruşu ve stratejisi onun oyunu kazanmasına yardımcı oldu.)

Some additional examples:

  1. The pilot’s poise during the emergency landing saved the lives of all passengers. (Pilotun acil iniş sırasındaki duruşu, tüm yolcuların hayatını kurtardı.)
  2. The teacher’s poise and patience with her students were admirable. (Öğretmenin öğrencileriyle olan duruşu ve sabrı takdire şayandı.)
  3. The chef’s poise and precision in the kitchen were impressive. (Şefin mutfağındaki duruşu ve hassasiyeti etkileyiciydi.)
  4. The lawyer’s poise and persuasive arguments won the case. (Avukatın duruşu ve ikna edici argümanları dava kazanmasına yardımcı oldu.)
  5. The surgeon’s poise and steady hand were crucial during the operation. (Cerrahın duruşu ve sağlam eli operasyon sırasında hayati önem taşıdı.)
  6. The author’s poise and confidence in her writing made her book a success. (Yazarın yazma konusundaki duruşu ve güveni, kitabının başarılı olmasına yardımcı oldu.)
  7. The athlete’s poise and focus helped her break the world record. (Sporcunun duruşu ve odaklanması, dünya rekorunu kırmasına yardımcı oldu.)
  8. The musician’s poise and stage presence mesmerized the audience. (Müzisyenin duruşu ve sahne performansı seyirciyi büyüledi.)
  9. The artist’s poise and creativity were evident in her latest artwork. (Sanatçının duruşu ve yaratıcılığı son eserinde açıkça görülebilir.)
  10. The dancer’s poise and fluid movements were a joy to watch. (Dansçının duruşu ve akıcı hareketleri izlemek büyük keyifti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.