Placidly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placidly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placidly: Sakin bir şekilde

  1. She sat placidly by the lake, enjoying the peaceful atmosphere. (O sakin bir şekilde gölün yanında oturdu, huzurlu atmosferin tadını çıkardı.)
  2. The cat looked at me placidly as I walked by. (Kedi, yanından geçtiğimde bana sakin bir şekilde baktı.)
  3. The old man smiled placidly as he reminisced about his youth. (Yaşlı adam, gençliğini anımsarken sakin bir şekilde gülümsedi.)
  4. The water flowed placidly down the river. (Su, nehir boyunca sakin bir şekilde aktı.)
  5. She dealt with the difficult situation placidly, without getting upset. (Zorlu durumla sakin bir şekilde başa çıktı, üzülmeden.)
  6. The sun set placidly over the horizon, painting the sky with beautiful colors. (Güneş, sakin bir şekilde ufukta battı, gökyüzünü güzel renklerle boyadı.)
  7. He answered the question placidly, without showing any emotion. (Soru yanıtını sakin bir şekilde verdi, hiçbir duygu göstermeden.)
  8. The forest was quiet, with only the sound of leaves rustling placidly in the wind. (Orman sessizdi, sadece yaprakların rüzgarda sakin bir şekilde hışıltısı vardı.)
  9. The boat drifted placidly on the calm sea. (Tekne, sakin denizde sakin bir şekilde süzüldü.)
  10. She watched the movie placidly, without reacting to any of the scenes. (Filmi sakin bir şekilde izledi, sahnelerden hiçbirine tepki vermedi.)
  11. The horse grazed placidly in the field, enjoying the fresh grass. (At, taze çimlerin tadını çıkararak sakin bir şekilde çayırda otlandı.)
  12. The teacher spoke placidly, trying to calm down the agitated students. (Öğretmen sakin bir şekilde konuşarak, heyecanlı öğrencileri sakinleştirmeye çalıştı.)
  13. The city slept placidly at night, with only a few sounds disturbing the silence. (Şehir gece sakin bir şekilde uyudu, sessizliği bozan sadece birkaç ses vardı.)
  14. She worked on the puzzle placidly, taking her time to find the right pieces. (Yapbozu sakin bir şekilde çalıştı, doğru parçaları bulmak için vaktini aldı.)
  15. The lake was placid, reflecting the surrounding mountains like a mirror. (Göl, etrafındaki dağları bir ayna gibi yansıtarak sakin bir şekilde duruyordu.)
  16. The baby slept placidly in her crib, with a peaceful expression on her face. (Bebek, sakin bir şekilde beşiğinde uyudu, yüzünde huzurlu bir ifade vardı.)
  17. He walked placidly through the park, enjoying the beauty of the trees and flowers. (Parkta sakin bir şekilde yürüdü, ağaç

ve çiçeklerin güzelliğinden keyif aldı.)
18. The piano music played placidly in the background, creating a relaxing atmosphere. (Piyano müziği arka planda sakin bir şekilde çaldı, rahatlatıcı bir atmosfer yarattı.)

  1. The couple sat placidly on the bench, holding hands and enjoying the sunset. (Çift, el ele tutuşarak ve günbatımının keyfini çıkararak sakin bir şekilde bankta oturdu.)
  2. The cat stretched out placidly in the sun, enjoying the warmth. (Kedi, güneşte sakin bir şekilde uzanarak, sıcaklığın tadını çıkardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.