Pincushion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pincushion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pincushion (Turkish: Yastıklı İğne Kutusu)

Pincushion, iğnelerin depolandığı bir yastıklı iğne kutusudur. Aşağıda, pincushion kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle ve Türkçe karşılıkları bulunmaktadır:

1. She pricked her finger with a needle from the pincushion. (O, pincushion’dan bir iğne ile parmağını batırdı.)
2. My grandmother’s sewing kit has a pincushion in it. (Büyükannemin dikiş setinde bir pincushion var.)
3. She made a cute pincushion for her friend who loves sewing. (O, dikiş yapmayı seven arkadaşı için sevimli bir pincushion yaptı.)
4. The pincushion was filled with colorful pins. (Pincushion, renkli iğnelerle doluydu.)
5. She lost her favorite needle and had to search through the pincushion to find it. (O, favori iğnesini kaybetti ve bulmak için pincushion içinde aramak zorunda kaldı.)
6. The pincushion was shaped like a strawberry. (Pincushion, çilek şeklindeydi.)
7. She accidentally knocked over the pincushion and spilled all the pins on the floor. (O, kazara pincushion’u devirdi ve tüm iğneleri yere döktü.)
8. The pincushion is a useful tool for keeping track of needles. (Pincushion, iğneleri takip etmek için kullanışlı bir araçtır.)
9. She sewed a small pouch to hold her pincushion. (O, pincushion’unu tutmak için küçük bir torba dikti.)
10. The pincushion is a common item in every sewing room. (Pincushion, her dikiş odasında yaygın bir üründür.)
11. She had a collection of vintage pincushions on display in her sewing room. (O, dikiş odasında sergilenmek üzere eski pincushion koleksiyonu vardı.)
12. She took the pins out of the pincushion one by one and placed them back in their container. (O, iğneleri tek tek pincushion’dan çıkardı ve tekrar konteynırlarına yerleştirdi.)
13. The pincushion was decorated with ribbons and lace. (Pincushion, şeritler ve dantellerle süslenmişti.)
14. She used the pincushion to hold her hairpins. (O, saç tokalarını tutmak için pincushion kullandı.)
15. The pincushion had a pin cushion on one side and a small storage compartment on the other. (Pincushion’un bir tarafında iğne yastığı, diğer tarafında küçük bir depolama bölmesi vardı.)
16. She accidentally sat on the pincushion and ended up with pins stuck in her pants. (O, kazara pincushion’un üzerine oturdu ve pantolon

17. She made a pincushion out of felt fabric and stuffed it with cotton batting. (O, keçe kumaştan bir pincushion yaparak, içine pamuk dolgu koydu.)
18. The pincushion was passed down from her great-grandmother, who was also a skilled seamstress. (Pincushion, aynı zamanda yetenekli bir terzi olan büyük büyükannesi tarafından devredildi.)
19. She accidentally dropped the pincushion and scattered the pins all over the floor. (O, kazara pincushion’u düşürdü ve tüm iğneleri yere saçtı.)
20. She organized her sewing supplies in a basket with a pincushion attached to the handle. (O, pincushion’un tutturulduğu bir sepetle dikiş malzemelerini düzenledi.)

Türkçe Karşılıkları

• Pincushion: Yastıklı iğne kutusu
• Needle: İğne
• Sewing kit: Dikiş seti
• Colorful: Renkli
• Favorite: Favori
• Strawberry: Çilek
• Accidentally: Kazara
• Vintage: Eski
• Ribbons: Şeritler
• Lace: Dantel
• Hairpins: Saç tokaları
• Felt fabric: Keçe kumaş
• Cotton batting: Pamuk dolgu
• Skilled seamstress: Yetenekli terzi
• Handle: Tutacak
• Basket: Sepet
• Supplies: Malzemeler
• Display: Sergilemek
• Storage compartment: Depolama bölmesi
• Stuck: Saplanmış.