Pillage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Pillage İle İlgili Cümleler
Pillage, Türkçe karşılığı “yağmalamak” olan bir fiildir. Aşağıda, “pillage” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.
- The invaders pillaged the village and took all of its valuables. (İstilacılar köyü yağmaladı ve tüm değerli eşyalarını aldılar.)
- The Vikings were notorious for their pillaging and plundering. (Vikingler, yağmalama ve talanlarıyla ünlüydü.)
- The army was accused of pillaging and burning down the town during the war. (Ordu, savaş sırasında kasabayı yağmalamak ve yakmakla suçlandı.)
- The rioters pillaged stores and set fire to buildings during the protests. (Kargaşa çıkaranlar protestolar sırasında mağazaları yağmaladı ve binaları ateşe verdi.)
- The pirates pillaged ships in the Caribbean and stole their cargo. (Korsanlar, Karayiplerde gemileri yağmalayıp yüklerini çaldılar.)
- The conquerors pillaged the temple and destroyed the sacred artifacts. (Fetihçiler tapınağı yağmaladı ve kutsal eserleri yok etti.)
- The barbarian tribes often pillaged nearby settlements for food and supplies. (Barbar kabileler, genellikle yiyecek ve malzeme için yakın yerleşimleri yağmaladılar.)
- The rebels pillaged the government buildings and seized control of the city. (İsyancılar hükümet binalarını yağmaladı ve şehrin kontrolünü ele geçirdi.)
- During the riots, the protestors pillaged and looted shops in the city center. (Ayaklanmalar sırasında protestocular, şehir merkezindeki mağazaları yağmaladı ve yağmaladı.)
- The soldiers were ordered not to pillage the town and to treat its citizens with respect. (Askerlere, kasabayı yağmalamamaları ve vatandaşları saygıyla muamele etmeleri emredildi.)
- The bandits pillaged the travelers and left them stranded in the desert. (Haydutlar yolcuları yağmaladı ve onları çölde mahsur bıraktı.)
- The Mongol armies were known for their brutal pillaging of cities and towns. (Moğol orduları, şehirlerin ve kasabaların acımasızca yağmalanmasıyla tanınırdı.)
- The rebels pillaged the countryside and destroyed farms and crops. (İsyancılar kırsal bölgeleri yağmaladı ve çiftlikleri ve tarlaları yok etti.)
- The Romans would often pillage conquered territories for their resources and treasures. (Romalılar, kaynakları ve hazineleri için fethedilmiş toprakları sık sık yağmalardı.)
- <
- The rioters pillaged the historical museum and destroyed priceless artifacts. (Kargaşa çıkaranlar tarihi müzeyi yağmaladı ve paha biçilmez eserleri yok etti.)
- The invading army pillaged the town and left it in ruins. (İstila eden ordu, kasabayı yağmaladı ve harabe haline getirdi.)
- The rebels pillaged the royal palace and overthrew the monarchy. (İsyancılar kraliyet sarayını yağmaladı ve monarşiyi devirdi.)
- The conquistadors pillaged the Aztec and Inca empires for their gold and treasures. (Conquistadorlar, altın ve hazineleri için Aztek ve İnka imparatorluklarını yağmaladılar.)
- The looters pillaged the abandoned homes after the hurricane. (Avcılar kasırgadan sonra terk edilmiş evleri yağmaladılar.)
- The ancient Greeks would often pillage neighboring cities and states during their wars. (Antik Yunanlılar, savaşları sırasında komşu şehirleri ve devletleri sık sık yağmalardı.)
Türkçe Karşılıklar: yağmalamak, talan etmek, yağma yapmak, çalmak, yok etmek, haraca kesmek, soygun yapmak, avcılık yapmak, ele geçirmek, yağmacılık yapmak, yağma etmek.
Hemen Yorum Yaz