Eminent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Eminent
Eminent kelimesi İngilizce dilinde “ünlü, seçkin, saygın” anlamına gelir.
- The eminent scientist received a Nobel Prize. (Ünlü bilim adamı Nobel Ödülü aldı.)
- The conference was attended by eminent scholars from around the world. (Konferansa dünyanın dört bir yanından saygın bilim adamları katıldı.)
- The company hired an eminent lawyer to handle the case. (Şirket davanın yönetimi için seçkin bir avukat tuttu.)
- The eminent professor delivered an inspiring speech to the students. (Seçkin profesör öğrencilere ilham verici bir konuşma yaptı.)
- He is an eminent expert in the field of genetics. (O, genetik alanında saygın bir uzmandır.)
- The eminent actor received a lifetime achievement award. (Ünlü oyuncu, bir ömür boyu başarı ödülü aldı.)
- The eminent composer’s music is still popular today. (Ünlü bestecinin müziği hala popülerdir.)
- The book was reviewed by eminent critics. (Kitap saygın eleştirmenler tarafından incelendi.)
- The company was founded by an eminent entrepreneur. (Şirket, saygın bir girişimci tarafından kuruldu.)
- The eminent architect designed many famous buildings. (Ünlü mimar birçok ünlü binayı tasarladı.)
- The eminent historian gave a lecture on ancient Rome. (Saygın tarihçi, antik Roma hakkında bir konferans verdi.)
- The eminent doctor was able to cure the patient’s rare disease. (Ünlü doktor, hastanın nadir hastalığını tedavi etmeyi başardı.)
- The eminent artist’s paintings are on display at the museum. (Ünlü sanatçının tabloları müzede sergilenmektedir.)
- The eminent philosopher’s ideas influenced many people. (Ünlü filozofun fikirleri birçok insanı etkiledi.)
- The eminent journalist won a Pulitzer Prize for her investigative reporting. (Ünlü gazeteci, araştırmacı raporlama çalışmasıyla bir Pulitzer Ödülü kazandı.)
- The eminent theologian wrote many influential books. (Ünlü teolog birçok etkili kitap yazdı.)
- The eminent poet’s work is studied in literature classes. (Ünlü şairin eseri edebiyat sınıflarında incelenir.)
- The eminent economist predicted the recession years in advance. (Ünlü ekonomist, resesyonu yıllar öncesinden öngö
rdü.)
19. The eminent judge made a landmark ruling on civil rights. (Saygın hakim, sivil haklar konusunda tarihi bir karar verdi.)
- The eminent musician performed at the prestigious concert hall. (Ünlü müzisyen prestijli konser salonunda sahne aldı.)
Hemen Yorum Yaz