Pierce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pierce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pierce

Pierce kelimesi İngilizcede “delmek, delik açmak” anlamına gelir.

1. He used a sharp tool to pierce the leather. (Deriyi delmek için keskin bir alet kullandı.)
2. The needle pierced through the fabric easily. (İğne kolaylıkla kumaşın içinden geçti.)
3. The sound of the piercing whistle made my ears hurt. (Delici düdüğün sesi kulaklarımı acıttı.)
4. The blade pierced his skin and he started to bleed. (Bıçak derisine girdi ve kanamaya başladı.)
5. The athlete’s spear pierced through the air and landed far away. (Sporcu oku havayı delip uzakta indirdi.)
6. She got her nose pierced at the tattoo parlor. (O, dövme salonunda burnunu delirtti.)
7. The company’s profits were pierced by the sudden economic downturn. (Şirketin karı beklenmedik ekonomik daralmadan etkilendi.)
8. The statue’s eyes were pierced with rubies. (Heykelin gözleri yakutlarla delindi.)
9. The hot needle pierced the balloon and it burst. (Sıcak iğne balonu delip patlattı.)
10. The bullet pierced through the glass window and shattered it. (Mermi cam pencereyi delip parçaladı.)
11. She pierced her tongue with a metal bar. (O, dilini bir metal çubukla delitti.)
12. The aroma of the garlic pierced through the room. (Sarımsağın kokusu odayı doldurdu.)
13. The boxer’s punch pierced through his opponent’s defenses. (Bokserin yumruğu rakibinin savunmalarını yırtıp geçti.)
14. The sunlight pierced through the clouds and illuminated the landscape. (Güneş ışınları bulutların arasından geçip manzarayı aydınlattı.)
15. The sharp teeth of the shark pierced the flesh of its prey. (Köpek balığının keskin dişleri avının etine girdi.)
16. The singer’s voice pierced through the audience and touched their hearts. (Şarkıcının sesi seyircilerin kalplerine dokundu.)
17. The insect’s sting pierced her skin and caused a rash. (Böceğin sokması derisine işledi ve kızarıklık yaptı.)
18. The warrior’s spear pierced through the enemy’s armor and killed him. (Savaşçının mızrağı düşmanın zırhını delip onu öldürdü.)
19. The drill bit pierced the metal plate and made a hole. (Matkap ucu metal plakayı delip delik açtı.)
20. The sound of the ambulance’s siren pierced through the busy streets. (Ambulansın sireni yoğun sokakların arasından yankılandı.)

Pierce (devamı)

21. She pierced her ears to wear stylish earrings. (O, kulaklarını şık küpeler takmak için delirtti.)
22. The spear pierced the shield and broke it. (Mızrak kalkanı delip kırdı.)
23. The knife pierced the watermelon and cut it in half. (Bıçak karpuzu delip ikiye böldü.)
24. The bird’s beak pierced the skin of the fruit and it started to eat. (Kuşun gagası meyvenin derisini delip yemeye başladı.)
25. The sharp thorn pierced his finger and it started to bleed. (Keskin diken parmağını delip kanamaya başladı.)
26. The high-pitched scream pierced through the night and woke everyone up. (Yüksek perdeli çığlık gece boyunca yankılandı ve herkesi uyandırdı.)
27. The arrow pierced the target and hit the bullseye. (Ok hedefi delip tam ortaya isabet etti.)
28. The knife pierced the tin can and opened it. (Bıçak tenekeyi delip açtı.)
29. The sudden pain pierced through his chest and he fell to the ground. (Ani ağrı göğsünden geçip yere düştü.)
30. The dentist pierced the patient’s gum with a needle before the injection. (Diş hekimi, enjeksiyondan önce hastanın diş etini iğneyle delmişti.)